Söz konusu Barış Bıçakçı ise akan sular durur. Durmalı. Güzel romanlar, öyküler, şiirlerden sonra bu defa bir senaryo yazmış kendisi. Ama yine roman tadında. Yine muazzam dili kelimelere, cümlelere yansımış. Yazan kişiyi hiç bilmeden okusaydım bu metni, kendisinin yazdığını tahmin edebilirdim hatta.
Kitapta farklı yıllarda yazılmış iki senaryo var. Filmi izlemedim ama sanıyorum ilk senaryo film olmuş. Ki ilk senaryo ikinciye göre çok daha iyi. İkinci senaryodaki Erol karakterini pek sevmemekle birlikte, Fotoğrafçı Fikret’e kanım çok ısındı. En çok onu sevdim. Başkan Deniz de yabana atılacak bir karakter değildi hani.
Öte yandan bu kitabı benim gibi otobüs yolculuklarında okumamanızı tavsiye ediyorum. Bazı yerlerinde kahkaha atmak istiyor insan. Son olarak, neydi o Fikret’in cümlesi: “Bu taşa sarılı bir nottur. Lenin Lenin’dir!”