Nazan Arısoy’un daha önce Piraye’de Nazım Olmak ve Frida Kahlo kitaplarını da okuyan bir okuyucu olarak bu kitabını da severek okuyacağımı düşündüm. Bu kitapların hepsi biyografi kitapları ama alışılmış biyografi kitaplarından çok farklı bir tarzda yazılmış. Nazan Arısoy yazacağı kişilerinin hayatını anlatırken kendi deyimiyle o kişi olarak kaleme alıyor kitaplarını. Uzun okumalar sonunda kendisini “O” kişi olarak hissettiği zaman başlıyor yazmaya. Yani aslında biyografisini yazdığı kişi kendi hikayesini kendi yazıyor. Bunu da okuyucuya kesinlikle hissettiriyor Nazan Arısoy. Birbirine aşık anne ve babasının tek çocukları Henry Bukowski. Tam bir iş insanı olan babasının işini kaybetmesiyle küçük Henry’nin kabus dolu hayatı da başlamış oluyor. İşini kaybedince çılgına dönen babası bu durumun hıncını karısı ve oğlundan çıkarmaya başlamış. Altı yaşında bütün vücudunda iyileşmeyen yaralara sahip olan küçük Henry, annesinin kayıtsız tavırları ve babasının eziyetleri sonucunda küçük yaşında yaşından beklenmeyen bir ruh haline bürünüyor. Ağlamıyor mesela babası onu döverken, hayata ve babasına karşı öfke depoluyor sadece. Annesinin tüm kayıtsızlığına rağmen annesinden nefret edemediğini de yine kendisi anlatıyor güncelerinde. Kendini güçlü hissettiği 13 yaşında ise evden ayrılıyor ve Bukowski olma yolunda ilk adımlarını atıyor. Küçük yaşlarda yaşadıkları yüzünden kurallara aykırı, hayattan kelimeleriyle öç almaya çalışan bir yazar ortaya çıkıyor. Keyifli okumalar…

Bukowski'nin KadınlarıNazan Arısoy · Dokuz Yayınları · 2018196 okunma

·

52 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

1kitapkurduuuu