Sıradışı ve benzersiz bir metin Ölüm Hastalığı. Tiyatroya uyarlandığında da bizi zamansız ve uzamsız bir boşlukta bir erkekle bir kadının ilişkisiyle başbaşa bırakıyor. Gizemli bir kadın, ne istediğini bilmeyen soru işaretleriyle dolu bir adam. Parası ödenmiş bir ilişkiyi gerçekleştirmek üzere bir araya geliyorlar. Aşk yok, sevme isteği yok, yaşama arzusu hiç yok. Bu sahne aydınlatılması güç bir sahnedir, gizemli bir sahnedir. Tıpkı bir kadınla bir erkek arasındaki ilişki gibi. Duras, takıntılı, karmaşık bir iletişimsizliği anlatırken, bu koyu siyahlığın içini doldurmayı (okura) seyirciye bırakmak ister.
Ben bu koyu siyahligi erkeğin kadını nasıl metalastirdiginin metaforik metni olarak yorumladim okurken.
Bir kahve içimlik okuma ama çok zengin ve derin okuma.