Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Darwin'in Çilesi..
"Bu tarihlerde Darwin önemli bir arkadaş edindi; Kew’deki Kraliyet Botanik Bahçeleri’nin müdürü Sir William Jackson Hooker’ın oğlu Sir Joseph Dalton Hooker (1817-1911). Kendisi de babası gibi bir botanikçi olan ve Darwin’in Beagle serüveninden çok etkilenerek benzer serüvenlere çıkan (birinde kaçırılmış ama sonra kurtulmuştur) ve daha sonra Botanik Bahçelerinin müdürlüğünü, Kraliyet Cemiyeti’nin başkanlığını yapan, botanik bilimini İngiltere’de saygın bir uğraşı haline getirip Kraliyet Botanik Bahçeleri’ni geliştiren ve tıpkı Darwin gibi ölene kadar faal olarak çalışan Hooker, Darwin’in en yakın dostu ve en büyük destekçisi oldu. Darwin kuramı ile ilgili ilk taslakları “bir cinayetin itirafı gibi” diyerek Hooker’a gösterdi. 1844’te yazarı belli olmayan bir kitap yayımlandı. Sonradan yazarının İngiltere’nin en ünlü yayıncılarından biri olan Robert Chambers olduğu anlaşılan bu kitabın adı Yaratılışın Doğa Tarihinin İzleri (ya da kısaca İzler) (Vestiges of the Natural History of Creation) idi. Kitapta evrim, yani türlerin değiştiği fikri işleniyordu ama buna ilişkin hiçbir mekanizma önerilmiyor, hiçbir sağlıklı kanıt sunulmuyordu. Dahası evrim fikri Darwin’e hiç doğru gelmeyen bir gelişim mantığıyla sunuluyordu. Bu kitaba göre canlılar zamanla mükemmelleşiyorlardı. Oysa Darwin’e göre kusurluluk tüm türlerin temel özelliği ve evrimin de itici gücüydü. Ancak Chambers’ın kitabı devrim sancıları çeken İngiliz toplumunda ve sonra Avrupa genelinde büyük bir etki yarattı. Hızlı bir şekilde karşıtları ve taraftarları türedi. Karşıtlar bekleneceği üzere muhafazakâr-aristokrat çevreden, taraftarlar ise yenilikçi devrimci çevredendi. Karşıtlar arasında Darwin’in Cambridge’den hocaları ve arkadaşları, topladığı örnekleri değerlendiren Richard Owen gibi etkili isimler de vardı ve bu isimler söz konusu kitabın doğrudan dine küfür olduğunu söylüyorlardı. Kitabı Darwin de beğenmemişti ama doğru fikri yanlış savunduğu için... Yani kendisi de bu “sapık” fikre sahipti. Ancak bufikri açıkladığı anda olacakların bir provasını yapmış oldu. Özgür düşünceli de olsa aristokrat bir aileden geliyordu. Kuramını açıklarsa babasının korktuğu onun başına gelecek, ait olduğu sınıftan dışlanacak, ailesine hakaret edilecekti. Acaba daha da ileri giderler miydi? Kim bilir Emma nasıl üzülecekti? Peki, onu destekleyenler kimler olacaktı? Yeni yetme doğa tarihçiler, devrimciler ve Fransızlar! Hayır, bunu yapmayacaktı, bu kadar riski göze alıp yeni kuramı ile ilgili taslakları yayımlamayacaktı. Mide bulantıları sıklaşmaya başlamıştı. Doktorlar dinlenmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ancak o sadece çalışırken huzur buluyordu. Kuramın taslaklarını derledi; fikir gerçekten üzerinde konuşulmaya değerdi; doğa bilimcilerinin bunu mutlaka duyması gerekiyordu. Bir makale hazırladı. Bunu bir notla Emma’ya verdi: “Eğer ölürsem bunu yayınlat.” Hooker’a yazdığı bir mektupta şöyle diyecekti: “Benim düşünceme göre (yuhalasınlar diye herkese anlatıyorum) sınıflandırma, varlıkları gerçekteki ilişkilerine, yani akrabalıklarına, yani ortak bir atadan türemelerine göre gruplandırmaktadır.” Ortaya attığı büyük bir kuramdı; tüm yerleşik inanışla çelişiyordu. Hooker ona eğer türlerden söz etmeyi ve söylediklerinin dinlenmesini istiyorsa önce türler konusunda söz sahibi olduğunu gösterecek çalışmalar yapması tavsiyesinde bulundu. Darwin’in Beagle yolculuğundan kalan ve henüz dokunmadığı tek grup sülükayaklılardı ve Hooker’ın tavsiyesine uyarak sülükayaklıların taksonomide tartışmalı olan yerini kesinleştirmek üzere kolları sıvadı. Birkaç ayda bitirebileceği bir işti; ne de olsa elinde sadece bir avuç örnek vardı. Ama inceledikçe daha fazla sülükayaklı türünü görmek istedi. Dünyanın her köşesine haberler göndererek yaşayan tüm türleri toplamaya çalıştı; yetmezmiş gibi sülükayaklı fosillerine de ulaştı. Evin her yeri sülükayaklı örnekleriyle dolup taştı. Çocukları onu sürekli sülükayaklılarla çalışırken görüyordu. Bir babanın başka bir şey yapabileceğini düşünemeyen küçük oğlu, bir arkadaşının evine ziyarete gittiğinde, ona babasının sülükayaklıları nerede tuttuğunu sormuştu! Bütün bunlar olurken Darwin’in hastalığı şiddetleniyor, gününün büyük bir kısmı heba oluyordu. Sanki çalışmaları dallanıp budaklandıkça, aklını karıştıran sorular yığıldıkça, midesi ve kalbi de kötüleşiyordu. Çoğu günler birkaç saatten daha fazla çalışamıyordu. Hastalığına çaresizce bir çözüm ararken Dr. James Gully adında birinin, Shrewsbury’den yaklaşık 80 km uzaktaki Malvern’de su kürü uygulayan bir merkezi olduğunu öğrendi ve vakit kaybetmeden buraya gitti. Bu bir işkenceden farksızdı, gün boyu soğuk sularla yıkanmak, havlularla dövülmek gibi yöntemler vardı. Darwin bir müddet burada kaldı ve bu kür şaşırtıcı biçimde ona iyi geldi. Sevgili kızı Annie dokuz yaşına girince sağlığı kötüye gitmeye ve hiçbir tedaviye cevap vermemeye başlamıştı. Onu da Malvern’deki su kürüne sokmaya karar verdiler. Önce iyileşir gibi olduysa da kızcağız 23 Mart 1851’de Malvern’de öldü. Darwin’in en sevdiği çocuğu olarak bilinen Annie’nin kaybının Darwin’in dinden uzaklaşmasına neden olduğunu söyleyenler vardır; ancak kendi notlarından anladığımız kadarıyla o Hıristiyanlığı çok daha önce tartışmaya başlamış ve düzenli olarak kiliseye gitmeyi çok daha önce bırakmıştır. Ancak tarihçiler Annie’nin ölümünün Darwin’in aile içi evlilik yapmanın sakıncaları konusunu düşünüp kendini suçlamasına ve hem Annie’nin ölümüne üzülüp hem de aynı şeyin diğer çocuklarının da başına geleceğinden korkmasına neden olduğunu ve hastalığının da bu nedenle ağırlaştığını düşünmektedir. 1846’da başlayan sülükayaklı çalışması, bütün bu acı ve keder içerisinde 1854’te tamamlandı ve iki ciltlik kitap olarak yayımlandı. Sekiz senesine mal olsa da Darwin artık türler konusunda uzmandı ve konuşabilirdi. 1856’da hayatında çok önemli bir yer edinecek bir başka isimle tanıştı: Thomas Henry Huxley (1825-1895). Zekâsı ile ün yapan Huxley ailesinin ilk ünlü üyesi olan Thomas Huxley, reformcu bir doğa bilimciydi. Özellikle bilimde aristokratların egemenliğinin son bulması için savaşıyordu. Sözlü düelloyu severdi ve bu konuda kavga etmek için fırsat kolluyordu. Önceleri Darwin’in doğal seçilim ile evrim kuramına ikna olmadıysa da sonra kuramın en ateşli savunucusu oldu. Darwin toplantılara katılmaktan hiçbir zaman zevk almadı. Bağırış çağırış ise onun asla anlayamayacağı davranışlardı. Bir centilmen gibi konuşmak varken insanlar birbirlerine neden bağırırlardı ki? Bütün şamatalı toplantılara Darwin yerine Huxley katılırdı. Bu nedenle adı “Darwin’in buldogu”na çıkmıştı. Nisan 1856’da Darwin, Huxley ve Hooker’ı aileleri ile birlikte Down House’a çağırdı. İngiltere bilim geleneklerinin değişmeye başladığı bir dönemdi. Richard Owen gibi yaşlı bilim insanlarının kullandığı bilimsel yaklaşımlar ve yöntemler genç bilim insanları tarafından yaygın bir şekilde eleştiriliyordu. Tahmin edilebileceği gibi Huxley sıklıkla bu eleştirilerde başı çekiyordu. Hooker da ona katılıyor, birlikte bu konuları tartışıyorlardı. Darwin’in toplanma teklifi tam da bu zamana denk gelmişti. Bu toplantıdan yıllar önce Hooker, Darwin’in türler hakkındaki düşüncelerini biliyordu. Türlerin değişebilirliği ile ilgili fikirleri zaman içerisinde gelişmiş, Darwin’e yaklaşmıştı. Ancak Huxley türlerin sabit olduğunu savunanlardandı. Izlerin'in anlatılan gelişimci ilerlemeyi şiddetli bir dille eleştiriyordu. Huxley çok zeki bir adamdı. Darwin kuramını onun gibi birine anlatamazsa başka da kimseye anlatamazdı. Onun sorularını ve itirazlarını dinlemeliydi. Onları bu yüzden çağırmıştı. Konuklarını tıpkı hastalarıyla görüşen bir doktor gibi tek tek çalışma odasına aldı. Onlar için çeşitli soru kâğıtları hazırlamıştı; verdikleri cevapları not etti. Huxley türlerin değişmesi ile ilgili görüşlere bu görüşmede de itiraz etti. Darwin aldığı notlarda Huxley’in cevaplarındaki hatalara ve sorduğu soruların nasıl kolayca yanıtlanabileceğine dikkat çekiyordu ki bunlar camianın en zeki adamlarından birinden geliyordu. Belki de fikrini savunma işi sandığı kadar zor olmayacaktı."
Bilim ve Gelecek Kitaplığı - VI. Bir büyük biliminsanının hikâyesi: Darwin - VI. Hooker, İzler, sülükayaklılar ve Huxley
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.