Alıntı yapmaktan kitabı okuyamadım. Paulo Coelho'nun kitapları beni hep etkilemiştir, onun kitaplarını okuduğum zaman içim huzur dolar nedense. Belki de işlediği maneviyattan dolayıdır.
Bu kitap uzun zamandır kitaplığımda bekliyordu. Artık okumanın zamanı geldi diye düşündüm ve okumaya başladım. Özlediğim Coelho tarzını hemen buldum tabii. Dili, konusu, üslubu çok akıcı. Okurken elimden bırakamadım şahsen.
Portobello Cadısı, doğrudan bir yaşam öyküsü değil de onun hayatında yer alan kahramanların gözünden anlatılan bir kitaptır.
Athena, yani gerçek adıyla Şirin Halil ya da diğer adıyla Aya Sofya, inandığı şeylerin peşinden giden, içinde ki boşlukları doldurmak için elinden gelen her şeyi yapan (dans etmek, çocuk doğurmak, hat sanatını öğrenmek, arazi satışı yapmak gibi) bir kadındır. Ama hep içinde bir şeylerin eksik olduğunu hissetmiştir. Bunun için hep daha ileriye gitmiştir. Edda'nın dediği gibi: Athena'nın en büyük sorunu, 21.yüzyılda yaşayan bir 22. yüzyıl kadını olması ve bu gerçeği hiç gizlememesiydi. Bir bedel ödedi mi? Kuşkusuz, ödedi. Ama coşkuyla taşan gerçek benliğini bastırsaydı, çok daha büyük bir bedel ödeyecekti.
Athenaya hayran olmamak elde değil. Bir Paulo Coelho hayranı olarak ve Portobello Cadısından fazlaca haz aldığımı düşünürsek bu kitabı gönül rahatlığıyla herkese önerebilirim.