Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Ben bu çekirdeğe baktığımda ölümün hiçlikten uzakta, yokluğun imkânsızlığını görüyorum Senâ. İmânıma kuvvetli bir delîl görüyorum. Vâroluşuma bir amaç görüyorum. Her şeyden önemlisi Râbb’imin Hâyy, Kayyûm, Rahmân isimlerini görüyorum. Şu küçük çekirdekte Râbb’imin birden fazla sıfâtlarını görüyorum. Bunlar benim şu küçük çekirdekte gördüklerimdir Senâ. Ne zaman solmuş bir yaprağa, bir fidana baksam işte bu ve bunun gibi pek çok tefekkür penceresi aralanıyor zihnimde. Bir de şu küçük çekirdeğin bana gösterdikleri var.” dedi ve bir karpuz çekirdeği daha attı ağzına. Söylediklerine pür dikkat kesilmiştim. Ne güzel konuşuyordu arkadaşım. Kendisi ilim sâhibi medrese talebesiydi ama hiç bu kadar mânâlı konuşmamıştık o âna kadar. Hayrânlıkla dinliyordum. Şu küçük çekirdek bana diyordu ki Senâ, “Bakma sen şu cansız hâlime! Beni toprağın bağrına sal ve dirilişimi seyret. Yeniden meyve verecek ve önüne getirileceğim. Sonra al beni avucuna. Sâhibimin “Hâyy ismini, Kayyûm ismini gör. Benim üzerimde gördüğün şu mübârek Esmâ-i Celîleler senin üzerinde yok mu sanırsın? Her gün yenilenen hücrelerinden habersiz misin? Uzayan saçlarını, tırnaklarını hiç mi görmezsin? Kırışan şakaklarımın sonsuz bir dirilişin habercisi olduğunu gösteriyor bana. Karpuza dönüşen şu çekirdek gibi, bedenimin dirileceğinden haber veriyor. Haşrin şifrelerini fısıldıyor bana. O zaman anlamıştım bakmakla görmek arasında ki farkı işte. Ben tatsız bir çekirdeğe bakmışken, arkadaşım aynı karpuz çekirdeğinde haşrin varlığına sarsılmaz bir delil görmüştü. İçine kâinâtı sığdırmıştı şu minik çekirdeğin. Mânâ-ı İsmî ve Mânâ-ı Harfî diye bir terim varmış İslâm’da. Yeni yeni öğreniyorum ki ben o ân Mânâ-ı İsmîyle bakmış, çekirdek demişim sadece. Arkadaşım Mânâ-ı Harfîyle bakmış cennet bahçelerini görmüş karpuz çekirdeğinde..
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.