Gönderi

Kutsal Kitap Tanrı'nın kim olduğunu anlatmaz. Ne doğayı, ne de sonsuz mükemmellikleri tarif etmez. İnsanı da betimlemez, doğasını, sınırlarını, sorunlarını, onun gerçeğe, adalete, mutluluğa duyduğu isteği de. Yaratılışı açıklamaz: yani evrensel fizik yasalarından, kesinliğinden, sınırlarından, uzamlarından sözetmez. Bütün bunlarla ilgili hiçbir şeyden. Kutsal Kitap sadece bir hikâye anlatır: insanı vareden, Baba olarak ona olan sevgisini anlaması için onunla ilgilenen, onu mükemmelliğe götüren ve onu red ve karşı çıkış günahlarından kurtarmak isteyen Tanrı'nın hikâyesini anlatır. Olanı açıklar. Tanrı'nın müdahalelerini, insan yararına yaptıklarını (sevgi ve kurtarışın somut işaretleri) açıklarken, biz(ama bizden önce İbraniler)böylece Tanrı'nın kim olduğunu anlamaya yavaş yavaş başlarız. "Kutsal Kitap, Tanrı'yı, insanın hikâyesine müdahale hareketinde bize gösteriyor. O, bununla beraber davranışında açıklanıyor. Oradaki Kendi Gizemi'nde ortaya çıkıyor." (M.Magrassi) Sadece bu kadar değil: Kim olduğumuzu da böylece anlamaya başlıyoruz. Kısacası, insanın kim olduğunu. Kutsal Kitap insanın gerçek doğasını da aydınlatıyor, kaderini, onu kederlendiren kötülüğü, kurtarılmaya olan gereksinimini. Kimliğinin derinliğini anlamamızı sağlıyor, yaşamasının gerçek amacını, acı çekmesinin nedenini ve neden ölüme konulduğunu... Bu noktada da, teorik ya da felsefi olarak değil, insanın doğasının niteliği anlatılmaz, insan varlığının amacı çeşitli içerikleriyle birlikte açıklanmaz. Bize anlatılan sadece bir hikâye var. İnsanın Tanrı'yla ve diğer insanlarla olan zorlu ilişkisinin hikâyesi. Kökeninden şimdiye değin, bir perspektif olarak, dünyanın sonuna kadar. İşte sözü edilen bu açıklama sayesinde, insanın kim olduğunu anlayabiliyoruz. Buradan hareketle sınırlarının ama aynı zamanda inanılmaz elverişliliğinin de farkına varıyoruz. İşte Kutsal Kitap: Tanrı'nın insan için yaptığı hikâye'dir! Ama aynı zamanda insanın Tanrı'nın sevgi işaretlerine nasıl cevap verdiğinin, kendisine ve diğer insanlara nasıl davrandığının da hikâyesidir. İçiçe geçmiş bu hikâyede Tanrı konuşur ve davranır, insan cevap verir (hemen her zaman sahip olduğu çelişkilerle hayır ya da evet ya da fakat ya da belki), Kutsal Kitap'ın satırları böyle çeşitli anlatımlarla uzar gider. Kutsal Kitap'taki hikâye Adem'in “hayır”ı ile başlar (bu hayır aslında bedenseldir ve kendini bencilce seven insanın düzenli olmayan içgüdülere kendini kaptırmasından kaynaklanır) ve İsa Mesih'in “evet”i ile tamamlanır: "İşte ben geliyorum ey Tanrı, senin isteğini yerine getirmeye”. Bu “evet” aslında iyi niyetle, Baba olan Tanrı'nın isteğini imanla izlemeyi kabul eden ve kendini Kutsal Ruh tarafından yönlendirilmeye bırakan (İsa'dan önceki ve İsa'dan sonraki) bütün insanların "evet"ini barındırır. Bu düzenin temelinde --İsa böyle diyor- sevginin, kendini sunma lütfunun ve karşındaki insanı rakip olarak değil ama kardeş olarak görüp karşılamanın yasası vardır. Müjde'nin yasasıdır bu. Ama aynı zamanda, imanlı olsun olmasın, dürüst vicdan aracılığıyla, iyi niyetli olan bütün insanların ulaşabileceği insani yardımlaşma yasasıdır. Tanrı sevgidir. Tanrı Baba'dır, bütün insanların Babası'dır, ve Baba olarak bizi düzenli, akılcı ve kardeşçe paylaşmacı bir hayata çağırır. İnsanların hikâyesinde Tanrı'nın müdahaleleri, Kutsal Kitap'ta açıklandığı şekliyle, Tanrı'nın kim olduğunun açıklanmasıdır aynı zamanda. İbrahim'den başlayarak, farklı zamanlarda ve farklı biçemlerde Tanrı, insanları, isyankar bir oğlu eğiten bir baba sabrıyla, daha kardeşçe ve akılcı bir hayat tarzına götürmek istedi. Bu gerilimin ortasında: Tanrı-Baba insanı çağırır, insan ise kaprisler ve red ile yanıt verir, bu arada Kurtarıcı İsa Mesih doğar. O, sadece Baba'yı sevmeye davet etmeyi tekrarlamaz. Tanrı'nın isteğine göre insanın nasıl yaşaması gerektiğinin örneğini verdiği gibi, insanın bütün günahlarını kendi üzerine alarak, aynı zamanda kendini sevgi kurbanı olarak sunarak, haç üzerinde itaat edip Baba'nın affını elde ederek insanı kurtarır. O bizi kurtarır, yani bize merhamet ve Baba'nın sevgi lütfunu bağışlar; ne yaparsak yapalım ve yapacak olalım, yeter ki günahımızı bilelim, pişman olarak O'na dönelim. Kayıp Oğul mucizesi insanın hikâyesi için bir örnek oluşturabilir. Tanrı bizim her zaman Babamız'dır, ondan uzaklaşıp sırtımızı dönsek bile... adımlarımızı ona doğru yönelttiğimizde her zaman bizi kabul etmeye hazırdır: "Baba, Göğe ve sana karşı günah işledim... ve Baba onu kucakladı." (Luka 15,21) Üstelik bu tek seferlik değildir, tam tersine çok kere, günah işleyip pişman olduğumuz her zaman yaşanır. Çünkü Tanrı sevgidir ve sevgi yasası, bağı yeniden kuran karşılama, bağışlama ve kucaklamadır. Kutsal Kitap'ı uzun bir Kayıp Oğul (Adem - insan) hikâyesi olarak adlandırabiliriz. Tanrı Baba bu asi oğlu eve taşımaya çalışmak için İsa Mesih'i gönderene kadar çeşitli yollara başvurmaktadır. O, yeni hikâyeyi başlatan, bağışlanmış insanlığın yeni kurucusudur. İnsanın hikâyesi Baba'nın sevgisine evet diyen her insanın hikâyesidir. Tıpkı haç üzerinde ölmeden tövbe eden hırsız örneğinde olduğu gibi hayatın son anında da “evet” denilebilir. O'na güvenilebilir. Ve Baba onu kucaklar ve sonsuz sevgisiyle karşılar.Kutsal Kitap bunun tarihidir.
Türkçe · Türkiye · Edizioni Eteria · 2011 · CiltliKitabı okudu
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.