Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
7/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Sen Kimsin Tunda?
Roth’un ana temalarından biri savaş sonrası Avrupa’da insanların yeni dünya düzeninde kendilerine bir yer bulabilme çabasıdır. “Sonsuz Kaçış” savaş olarak daha az, toplum üzerine daha çok fikirlerin olduğu bir roman. Roth bu romanı yakın arkadaşı Franz Tunda’nın tecrübelerinden yola çıkarak yazdığını söylüyor. Pek çok eserinde olduğu gibi otobiyografik öğeler burada da kendilerine bir yer buluyor. Romanlarındaki pek çok ana karakter ve Roth’un kendisi gibi Tunda da düş kırıklığına uğramış bir askerdir. Rusya’da savaş esiri olarak kaldığı uzun süreden sonra kendini tümüyle değişmiş bir Avrupa’da bulur. Savaştan önce bıraktığı hayata tutunmaya çalışır, eski nişanlısıyla tekrar bir araya gelebilmenin hayalini kurar. Burada Tunda nişanlısını bulabilecek mi ve keşfettiği yeni dünya düzenine adapte olabilecek mi soruları ön plana çıkıyor. Tunda’nın eve dönüş yolculuğu ve nişanlısına kavuşma isteği Odyssey'in günümüz versiyonu gibidir. Aslında pek çok savaş gazisi benzer süreçlerden geçer o yıllarda. Tunda, Homeros’un kahramanı gibi uzun bir yolculuk geçirir. Yeni fikirler edinir, yeni insanlar tanır. Sirenler gibi onu yolundan alıkoyan güzel kadınlar karşısına çıkar ve gitgide topluma karşı daha da yabancılaşır. Kitap Avusturya ordusunda teğmen olan Franz Tunda’nın hayatını anlatıyor. Tunda aslında birey olarak değil de daha çok mensup olduğu sosyal sınıfın tipik bir temsilcisi olarak karşımıza çıkıyor. 1. Dünya Savaşı sırasında Ruslar’a esir düşen Tunda, savaş esirleri kampından firar ederek kurtulur ve kendisini Sibirya’da bulur. Orada Pole adında biriyle tanışır, savaş bitene kadar onun evinde misafir olur. Savaş bitince evine dönmeye karar verir ama o sırada Rusya’da devrim patlak verir ve Kızıl Ordu’nun önce esiri sonra ateşli bir savunucusu olur. Eve dönmek yerine komünistler için savaşan bir devrimciye dönüşür. Natasha adından bir kızla tanışır ve ondan devrim ilkelerini öğrenir. Neticede ona âşık olur ve ikisi evlenirler. Nişanlısını bir anda unutur. Tabi savaş sırasında filizlenen aşklar kalıcı olmadığından devrim bitince aşk da biter. Natasha’ya olan aşkı kaybolunca devrime olan inancı da söner. Burjuva soyundan gelen Tunda için Bolşevik devrim mide bulandırıcı bir hal alır. Çünkü Bolşevizm’in savunduğu değerler Tunda’nın içinde büyüdüğü eski sosyal sistemin değerleriyle aynıdır. Devrim onun için barikatlar, anarşi ve kaos demektir. Rusya’dan sonra Tunda’nın önünde Bakü’ye yeni bir sayfa uzanır. Bakü’de devlet için sinema projelerinden çalışır, makaleler yazar. Orada da yeni bir aşk macerası yaşar ve bu macera da evlilikle sonuçlanır. Ancak ne var ki memleket özlemi ağır basar ve Avusturya’ya dönmeye karar verir. Avusturya’ya ve nişanlısına kavuşursa kendini güvende hissedeceğine, yeni dünyada kendine bir yer bulacağına inanır. Ancak Viyana artık eski Viyana değildir. Şehirler ve insanlar dâhil her şey kökten değişmiştir. Nişanlısı başka biriyle evlenmiştir. Bağlantıları kalmamıştır. Nişanlısını bulmak için bu sefer şehir şehir dolaşmaya başlar. Hiçbir yerde kendini evinde gibi hissetmez. Bir yerden diğerine gezer durur. Yolculuğunun her aşamasında hem ülkesinden hem de kişiliğinden ve düşüncelerinden uzaklaşır. Sadece coğrafik olarak yer değiştirmez, aynı zamanda farklı toplumlarla karşılaşır, farklı siyasi fikirler öğrenir. Tunda Rusya’da zor ve sefil bir hayat sürmüş, Almanya’da elit sosyeteye karışmıştır. Yaşamın her türlüsünü görür ama en kötüsü de karşılaştığı hiçbir yaşamın kendisine uygun olmadığını fark etmesi olur. Kendisi bitmek bilmek bilmeyen bir arayış içerisindedir ama ne aradığını o da bilmez. Her zaman “işte aradığımı şimdi buldum” dediği şey hep kısa ömürlü olur onun için. Evlendiği iki farklı kadın ve yaptığı pek çok alakasız iş buna bir örnek olabilir. Her şey kendini tekrar eder onun için ve Tunda yaşadıkça da tekrar etmeye devam edecektir. Tunda hep bir şeyleri arar, bulur ama bulduğu şeyden bıkar/yorulur, sonra tekrar aramaya başlar. Burada sonsuz bir kısır döngü söz konusu. Bu durum sadece Tunda için değil savaştan kurtulan ve monarşinin yıkılışına şahit olan herkes için geçerlidir. Pek çok insan kaderine teslim olmuştur, bazıları da rütbesiz, parasız, evsiz, önemsiz Tunda gibi geleceklerini kendi ellerine almak ister. Roth burada savaş sonrası Avusturya’da kayıp bir kuşağın portresini çiziyor. Bir yandan da yazar kimlik krizine vurgu yapıyor. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yurduna dönen pek çok asker için her şey değişmiştir. Toplumdan tutun da aileye kadar bu farklılık kendini bariz bir şekilde belli eder. Sadece gördükleri ya da sahip olduğu şeyler değil, daha kötüsü kendileri de değişmiştir. Savaştan önceki insanlar değillerdir artık. Farklı insanlar olmuşlardır, farklı düşünceler benimsemişlerdir. Tunda örneğinde olduğu gibi bu insanların dünya görüşü, davranışları, görünüşleri yaşadıkları topluma uymaz. Çünkü eski dünya diye bir şey kalmamıştır. Buraya ek olarak bir şey de söylemek istiyorum. Savaş sonrası yurduna dönen askerler için toplum biraz önyargılıydı. Çünkü Ruslar’a esir düşen askerlerin bir şekilde devrimden etkilendiğini ve Avrupa’ya komünist fikirleri taşıdıklarına inanıyorlardı. Biraz da bu sebeple Tunda gibi subaylar toplumdan fiziksel ve zihinsel olarak soyutlanmıştır. Çok geçmeden de kendi toplumlarında bir yabancıya dönüşmüşlerdir. Yani özetle savaştan dönenler savaş sonrası toplum tarafından tümüyle dışlanmıştır. Roth’un bence bu romanda vurgulamak istediği en önemli tema bu. Yazar okuduğum her romanıyla bendeki yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor. “Sonsuz Kaçış” zamanın siyasi, toplumsal ve kültürel gerçeklerini, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşüyle Nazi katliamı arasında geçen dönemde Avrupa’da Yahudi olmanın ne demek olduğunu ortaya koyan bir roman. Roth her ne kadar bu kitapta arkadaşının anılarından yola çıktığını söylese de aslında sadece Tunda’nın kaderini değil, kendi kaderini ve Yahudi diasporasının da tarihsel zaman kesiti içindeki kaderini ortaya koyuyor.
Sonsuz Kaçış
Sonsuz KaçışJoseph Roth · Can Yayınları · 201995 okunma
·
339 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.