Gönderi

Taahhütlerine, verdikleri söze, ettikleri yemine riayet etmezler. Çokluklarına güvenerek az bir heyete hücumla caniyane katl ve yağmayla mertlikten büsbütün ayrılırlar. Bir kişiye yirmisi birden hücumdan utanmazlar. Binaenaleyh merdanegi ve ulüvv-i cenaptan kâmilen mahrumdurlar. Kim onlara bir şey verirse gayet açgözlülükle alır ve zamanını mayarak o şeyi her sene o tarihte gelip isterler ve arsızcasına ısrar ederler. Aralarında ekseriya müttefiktirler. Bir kabile diğerini teşvikle mesela bir kafileyi yağma ettirir ve kendisini hükümete karşı sadık gösterirken diğer taraftan emval-i menhubeyi ötekiyle taksim eder! Kaffe-i muameleleri ya korku veya menfaat üzerine müptenidir. Hükümete ara sıra arz-ı sadakatleri mutlaka bir mükâfat veya ikramiye almak veyahut sevkiyat-ı askeriyeden ve alel-husus top güllelerinden masun kalmak içindir. Yoksa esaslı bir hiss-i hamiyet veya hiss-i İslamiyet sevkiyle değildir. Askere ve hatta asker elbisesine benzer bir kıyafette bulunanlara fena hâlde düşmandırlar. Bu heyette bir adamı nerede münferiden bulurlarsa icabına bakmakta asla teehhür etmezler. Bir defa “Necit” sancağına “Uceyr” iskelesinden râkiben gelen bir zabit ailesini tevkif eden bedeviler zavallı kadının siyah asker ceketi giyen on iki yaşında bir oğlunu kolları arasından çekip alarak -mahza zabit evladından olduğu için- gözünün önünde kurşunla öldürmüşlerdir. Bu esnada o biçare kadının ne kadar yalvardığı düşünülürse bunların ne histe oldukları derhâl anlaşılır. Tereddüde hiç mahal yoktur!.. Bu ahvalin mülki ve askerî bütün heyet-i hükümeti ne derecelerde işgal ettiği düşünülmelidir.
Sayfa 114Kitabı okudu
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.