Art arda işlenen cinayetlerin gizemiyle başlayan ve simge bilimci Longdon'un bu işe karışmasıyla devam eden bir macera. Cinayetlerden çok gerçek dünyada da var olmuş (belki de hâlâ var olan) bir tarikatın gizemleriyle dolu hikayede Robert Longdon ve Sophie birlikte bir kaçışın, aynı zamanda bir de arayışın peşinde bulurlar kendilerini. Ustalıkla dizilmiş tuğlalardan oluşan hatasız ve etkileyici bir duvar gibi örülen bu eserde Dan Brown'un kalemi sizi iki karakterin peşinden sürüklüyor. Harikaydı. Melekler ve Şeytanlar kitabına ilk sayfalarda ufak dönüşler yapan kitapta şaşırdığım şey Robert ve Vittoria oldu. Tabi neler olacağını pek bilmesem de bu kitabın sonunda birkaç şey bu sorumu aydınlatır gibi oldu. İlk kitabı okumayanlar ne demek istediğimi anlamamış olabilir ancak okuyanlar bana hak verecektir. Evet, Robert'ın kronolojik sıralamasında önce Melekler ve Şeytanlar ardından ise Da Vinci Şifresi geliyor. Yazarın okuduğum ikinci kitabı ve okumak için geç kalmışım. Güzel zaman geçirdiğim ve şaşırtıcı şeyler öğrendiğim akıcı ve sürükleyici bir serüvendi. Sade ve anlaşılır dil ile yazan Dan Brown'un kitaplarını okurken yanınızda internet bulundurmanızı tavsiye ederim. Betimlediklerini anlamak ne kadar kolay olsa da (mabetler, kiliseler, tüm gizemlerin başındaki adamın ölü bedeninin bulunduğu şekil...) kitapta bahsedilenlerin gerçekteki halini görmek kitabın içine daha da girmenizi sağlıyor. Gizemsever iseniz okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Bol okumalarınız olsun.