Beşinci poz sahnesi daha uzun sürer (75 saniye). Sahne yine Rudi resim yaparken açılır. Kısa bir çekimle jasmin'in korsesiyle oturmuş, elinde erotik görünümlü bir portakalla poz verdiğini görürüz. Kamera vücuduyla ilgili daha fazla ayrıntı vermeden, elinde bir gün önce yaptığı tabloyu Jasmin'e gösteren Rudi'ye döner. Bu resimde de Jasmin korsesinin içindedir ve elinde yarılıp açılmış bir portakal durmaktadır. Başının etrafında bir ışık halesiyle resmedilmiştir. Jasmin, Rudi'nin imzasında gördüğü küçük bir ayrıntıdan
besbelli etkilenmiştir.
Gördüğü, daha filmin başlangıcında kocasını çölde terk edişinin ardından gökyüzünde gördüğü çevresini saran ışık oluşumunun sembolüdür. Aynı ışıklar Bağdat Kafe motelinde odasına girdiği zaman gördüğü ve doğruca ona doğru ilerlediği (Rudi'nin yaptığı) gökyüzü resminde de vardır. Resimle karşı karşıya geldiğinde, kısa bir an tablodaki gökyüzünün sarsıldığını ve ışıdığı hayalini görmüştü. Jasmin, Rudi'nin onu çizdiği resimdeki bu ışık oyununu fark edince duygulanarak, "Benim hayalim," diye fısıldar. Sonra gözlerini kapar ve yavaşça, çok yavaşça, korsesinin askılarından birini indirerek iri bir memeyi açığa çıkarır. Rudi, sessizlik içinde resmini yapmayı sürdürür, sonunda, "Bu kelimeyi sevdim: hayal," der.
Sahnenin ancak karşılıklı saygının var olduğu bir ortamda yer aldığını söyleyebilirim. Jasmin resimlenirken gösterilen saygı ve özen, filme çekilirken de aynı titizlikle sergilendiğinden, seyrederken doğabilecek dikizcilik ihtimalini saf dışı bırakmaktadır. Jasmin her şeyden önce anlatı düzeyinde eril bir nazarın edilgin nesnesi değildir, çünkü kendini soyarken gösterdiği çekingen davranışlarla inisiyatifi eline alır. İmge düzeyinde de aynı şeyi görürüz: Ortamın sessizliği ve Jasmin'in hayalini yansıtan görüntüler sayesinde, Jasmin seyirciye bedenini kendi bakışından görme ayrıcalığını tanır. İzleyen, Jasmin'in bedeni görebilme ayrıcalığını bir armağan olarak kabul eder.
Sahne hiçbir şekilde cinsellikten arındırılmış değildir; giydiği korse, vulvayı andıran meyveler ve memesini yavaşça açığa çıkarması, sahneyi erotizmle yükler. Jasmin sıradan şişman bir Alman ev hanımı olmaktan çıkıp, güzel bir erotik kadına dönüşür. Başlangıçta hissettiği tedirginlikten resimlerde kendi görüntüsüyle karşılaştıktan sonra hissettiği coşkuya kadar Jasmin'in duygularına tanıklık eden seyirci, onunla özdeşleşmeye meyillidir. Kurulan em pati, kaf edeki 'sihir' gösterisindeki başarı ve ustalığını sergileyen paralel sahneler sayesinde perçinlenir. 'Görme'nin farklı yönlerini barındıran sahne, bildik bakma ilişkilerini dönüştürür. İzlemek, dikizci bir eylem olmaktan çıkıp 'hayali' bir hal alır. Bana göre bu sahne, dikizci görme biçimleri ve fetişist temsil üzerinden kurulan basmakalıp resim yapan adam ile yarı çıplak poz veren kadı imgesinin değişmesinin mümkün olduğunu göstermektedir. Bağdat Kaf e'deki poz verme sahnelerinde seyirci izlemekte olduğunun, dolayısıyla bakmaktan aldığı erotik hazzın farkındadır. Bu, Jasmin'in rızasıyla gerçekleşmektedir ve o da aynı şekilde haz alarak eyleme dahil olmaktadır. Seyirciler olarak biz artık birer 'hayalci'yizdir.
Yukarıda hem Rudi'nin hem de kameranın Jasmin'e büyük bir saygı ve özenle yaklaştığından bahsetmiştim. Rudi karakteri geleneksel bir eril özne olarak çizilmemiştir. Davranışları kafa kanştıncı, ancak baştan çıkarıcıdır ve tuhaf olduğu kadar da esprili biridir. Güvensizliğini saldırgan tavırlarla kapatmak yerine, ölçüp tarttığı davranışlarını oyunbaz bir nezakete çevirir, savunmasız kaldığını ya da istenmeden geri çekildiğini görürüz.