Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Resmi din kültürü eğitimi/öğretimi veren kurumlarda yetişen insanlar Allah Teala'yı daha çok yaratıcılık konusunda birlemeye şartlandırılmışlardır. Yaratmak kelimesini insanlar için de kullandığımız da bu kurumların etkisindeki insanlar genellikle, 'yaratmak Allah'a mahsustur' diyerek tepkilerini dile getirmeyi gerekli görürler! Bu türden bir tepki başlangıçta gerekli görülse bile, bazı yönlerden de eksik ve gereksiz de görülebilir. En başta yaratma konusunda Allah'ı tevhid etme gereği duyanlar, bu kelimenin(haleka) Kur'anı Kerim'de insanlar için de kullanıldığının farkında değillerdir! Allah Teala Maide Suresi 110. ayetinde İsa alayhisselam'ın yaptıklarını anlatırken yaratma kelimesini kullanmıştır. Tabii buradaki yaratma kelimesi yoktan var etme anlamında değildir. Zaten yaratma kelimesi insanların yapıp ettiklerini anlatmak için kullanıldığında 'yoktan var etme'(ibda) anlamında kullanılmaz. Ayrıca yaratma konusunda Allah Teala hakkında 'aşırı titizlik' gösterenlerin yönetme konusunda rahatlıkla başka ortaklara onay vermeleri oldukça düşündürücüdür! Halbuki tarih boyunca insanların çoğunun tevhid konusundaki başta gelen problemi Allah'ın yaratıcı tek ilah olması noktasında değil, toplumsal hayatın yasalarını belirleyen asıl yönetici (melik/rab/ilah) olması bakımındandır. Gerçek bir tevhid inancı, Allah'ın yaratıcılıkla ilgili ulaşılmaz otoritesi kadar, hüküm koymadaki eşsizliğini de kabul etmekle mümkün olabilir! Ancak resmi din kültürü veren kurumların laikliğin egemenliği altında bir din öğretimini gerekli kılmaları; bu kurumların verdiği anlayışı aşamayan insanların Allah'ın egemenliğinden bahsedildiğinde tepki göstermelerine ve düşünemez(kabullenemez) bir hale gelmelerine yol açmaktadır. Bundan dolayı da resmi kurumların(laik devletlerin) verdiği din anlayışının değil, Kur'an'ın verdiği din anlayışının felaha ulaştırabileceğini hiçbir zaman unutmamak gerekir! •Murat Konak
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.