Yarım kalan, gerçek ve hazin bir öykü... Anası ve babasının öldürülmesiyle Aydın'ın Nazilli ilçesine yakın Kuyucak köyünde başlayan Yusuf'un hikayesi Edremit'te son bulur. Bizim okuduğumuz kadarıyla son bulur aslında devam eder. Kimsesi kalmamış olan küçük Yusuf'u o zamanki Nazilli kaymakamı Selahattin Bey evlat edinmek ister, kendi çocuğundan ayrı tutmaz, çok sever ve ona bağlanır fakat Yusuf aslında bu dünyada hiçbir yere ve hiç kimseye ait hissedemez kendini. Yalnız bebekliğinden beri gözü gibi baktığı Selahattin Bey'in kızı Muazzez'e farklı hisler besler, bazen bir abi gibidir onun için bazen bir baba. Tabii işler yaşları büyüdükçe değişir. Artık aralarındaki abi-kardeş ilişkisi farklı bir ilişkiye dönüşür. Bu his meselesinin değişmesine neden olan olaylar zinciri de var muhakkak. Bir de yarım kalan bir hikaye daha var ki sonradan öğrendiğim kadarıyla yazar zaten ikinci kitabını bu kişiye adamış o da Kübra. Başından geçenler öyle acı ki okurken üzülmemek, kızmamak elde bile değil ve sonra bu satırların hepsinin belki de daha acısının yaşanmış olduğunu öğrenmek... Bir anda annesiyle birlikte çekip giden Kübra'nın kitabın sonuna kadar hep bir yerlerden çıkıp gelmesini bekledim ama gelmedi. Selahattin Bey'in vefatıyla da birlikte iyice çığırından çıkan olaylar... Bir yandan da şunu düşündüm Kübra'nın zorla, istemeden maruz kaldığı durumları Muazzez'in sırf vicdanını biraz rahatlamak için bir kılıf uydurarak bile bile kabullenmesi gerçeği... Ve bütün olaylar bittikten sonra, belki de hayatta tutunduğu tek dalı Muazzez'i de yitirdikten sonra, zaten şu hayatta kendini hiçbir yere ait hissedememiş Kuyucaklı Yusuf'un atını dağlara sürüp devam eden gerçek hayatı...

Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Venedik Yayınları · 2020174,2bin okunma

·

34 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İnayet