Kitabı bir siyaset-politika, tarih, dönemin İtalyası'nı nasıl bir araya getirip güçlendirileceğine yönelik yazarın fikirleri olarak adlandırmak mümkün. Bu düşünce etrafında güçlü bir iktidarın nasıl oluşturulabileceği ve ne şekilde sürdürülebileceği ele alınmış. Egemenlik, askeri güç, ruhban sınıf, bağımsızlık, devlet-birey-özgürlük ilişkilerini irdeleyen politik bir başyapıt olarak dikkat çekiyor. Yazarın en ünlü yapıtı olduğu belirtilmiş. Kitabın içeriği, mantığı, içerdiği mesajlar hakkında pek yorum yapma taraftarı değilim. Lakin kitapta ki bilgi ve yorumları içinde bulunduğumuz durum ve şartlara göre kendi ülkemizce yorumlamak istiyorum. Değerli okurlar tehlikedeyiz. Ülkenin içinde bulunduğu hal, yönetim tarzı, yöneticilerin tavır davranış ve ahlaki etik yönünden iktidarı nasıl sağladığını acı ile görüyoruz bu kitapta. Tabii ki yöneticilerin kabahati çok. Fakat esas sorumlu, suçlu bu yöneticileri inatla iktidarda tutan halkta. Mesela kitapta bir ülkenin ele geçirilme şekillerinden birisi ülkeye bir grup yabancıyı alarak bunlara yaşam fırsatı vermek gibi benzeri bir yöntemden bahsedilmiş. Günümüzdeki sözde mülteci grupların ülkemizdeki varlığı ve artarak devam eden nüfusu ele alındığında ülke gelecek adına büyük tehlike taşımakta. Bir diğer konu askeri güç, ücretli/gönüllü askerlik adına yazılanlar. Para söz konusu ise kişinin ülkenin çıkarlarını ikinci plana atma ihtimalinin yüksek olduğuna benzer ifadeler yer alıyor kitapta. Örneklerle de desteklenen bu görüşler ülkemizde de mevcut. Bizde de vatan millet sakarya edebiyatı bitmiş durumda. Parayı veren düdüğü çalıyorsa ülkeyi de çalma ihtimali yüksek. Diğer bir mevzu ruhban sınıfı; islam dininde yer almayan bir grup. Din adamları olarak adlandırmak istiyorum umarım doğrudur. İktidarı bu şekilde ele geçirmek ve sürdürmek sonu olmayan ve akıllıca olmayan bir tercih olarak belirtiliyor. Hali hazırda ülkedeki din-yönetim bağlamına bakılırsa (ki kesinlikle alakası yok dinle imanla) insanların bir çoğunu manipüle ederek yanlarına çekme ve taraftarı yapma politikası iyi işliyor. Fakat esas suçlu halk imanını zedeliyor, yok ediyor. Ve kitapta yer alan konulardan birisi de hükümdarın yanındakiler. Bakanlar, danışmanlar, dalkavukluk edenler. Başka hiçbir ülkede varmıdır ki bizde ki kadar göze batan, bu kadar aleni, bu kadar açık ifade edilen bir konu olsun yalakalık. Danışman ya da bakan olarak atanan üç beş kendini bilmez tek bir kişinin sözleri ile ülkeye katkı yaptığını sanıyor. Kendi sözleri ile ispatlıdır; "ben bu bakanlığa tek bir iç mevzuat ya da herhangi bir eğitici kitap okumadan geldim", "aman efendim sizden izinsiz böyle bir şey mümkün mü", "görevden affımı talep ediyorum" vs. Bunlar gibi daha birçok mesajı bize sunan bir eser diyebilirim "hükümdar" için. Ne acı, ne üzücü.. Yani demek istediğim kitap tek başına ele alındığında İtalya'nın birleştirilmesini ve bunu sağlarken dikkate alınması gereken yönetim hamlelerini bizlere sunsa da aslında kendi içimize baktığımızda tam bir yönetici profili oluşturma kılavuzu diyebiliriz. Okumakta fayda var ey vatandaş. Bu iktidar açıkça söyledi; "okuma oranı yükseldikçe oylarımız düşüyor" okuyun, okuyun, okuyun. Okuyupta yine seçecekseniz demek ki ya maddi bir kaynak yapmışsınız ya da akıl işlevini yitirmiş demektir. Tavsiye ediyorum çok yormaz sizi, içinden alacağınız mesajlar göze çarpıyor zaten. Haydi sonra ki kitaplarda görüşmek üzere, iyi akşamlar, hoşça ve kitaplarla kalın.

HükümdarNiccolo Machiavelli · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,8bin okunma

·

45 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Süleyman Koçak