Gönderi

İnsanlar vücutlarını hem iş yaparken hem de mutluluğu yakalamaya çabalarken göz ardı ederler. Beden hep doğru kullanılırsa zevk vermeye yarayacak bir şehvet aracı rolüne layık görülür. Önceki bölümlerden birinde de değindiğimiz üzere, sekse karşı takınılan kayıtsız tavrın altında benlikle bedeni ayrı tutmak vardır. Kinsey Raporu'nda cinsel ilişkide partnerin bir "seksüel obje" yerine konduğu savunulmaktadır. "Ben bu insanla cinselliği yaşamak istiyorum." diyen yok denecek kadar azdır. Yaygın olan ise "Cinsel ihtiyaçlarımın bir aracıya ihtiyacı var." dürtüsüdür. Cinsel aktiviteyi kişilikten ayrı tutmak Püriten geleneklerin bir yansımasıdır. Yakın geçmişte Püriten inanışların yerini özgürlükçü düşünce sistemi aldıysa da, cinsellik benliğin bir parçası olarak hiçbir zaman kabul edilmemiştir. Biz bedenle benliği yeniden birleştirmeyi, yani faal bedenin varlığını yeniden keşfetmeyi öneriyoruz. Bedeni yaşamak bu demektir -yemeyi, dinlenmeyi, yorulmuş kaslarımızı dinlendirmeyi, cinsellikten alınan zevki, tutkuyu benliğin bir parçası olarak duyumsamak. "Bedenim hissediyor." edebiyatını bırakıp "Ben böyle hissediyorum." boyutuna geç- mek. Verdiğimiz örneğe geri dönersek, cinsellikte yaşananları "ben" olgusundan ayırmak, insanın nefes borusunu vücudundan ayrı görüp "Ses tellerim seninle konuşmak istiyor." demesinden daha mantıksız değildir.
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.