Serinin son kitabıyla efsane bir hikayeyi geri bıraktım. Keşke daha çok kitabı çevrilse de okusak. Ciddi anlamda ateşli ve aksiyon dolu bir seriydi. Fantastik severler kesinlikle kaçırmasın.
Bu hikayede en sevdiğim şey erkek karakterin vahşiliği oldu. Bu kadar vahşi bir karakter okumamıştım.
Carrow partilerde dağıtan, paralı asker olarak savaşan, anlık heveslere düşkün bir cadıdır. Ta ki bir grup insan tarafından kaçırılana kadar. Bu insanlar onun gibilerin peşindedir ve en yakın arkadaşını öldürmüş küçük kızını ellerinde tutmaktadırlar. Carrow'un bu küçük kızı kurtarmak için tek yapması gereken başka bir evrene gidip hem bir vampir hem de iblis olan Malkom'u onlara teslim etmektir. Carrow'un bilmediği şey Malkom'un eşi olduğudur. Malkom bu ateşli cadıyı görür görmez sahiplenir. Yüzyıllardır yalnız olan bir adam için hislerine ket vurmak oldukça zordur.
"Bir erkek var mı? Bağlı olduğun bir erkek?"
Cadı ayağa kalkıp doğrudan gözlerine baktı. "Duruma göre değişir."
"Hangi duruma?"
"Bana ne kadar kızgın olduğuna."