Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Arayışlar | Lou Andreas Salome, Kitap Yorumum, SPOILER İÇEREBİLİR.
Yazarın kendi yaşamından izler taşıyan, genel olarak Adine isimli bir ressam olan genç kadının Benno isimli bir doktora duyduğu sevginin yol açtığı duygu durumlarını anlatıyor Arayışlar. Adine küçük yaşlarda başlıyor sanat dolu yaşamına, babası sayesinde. Küçüklük anılarında yaşadığı mutlu anlar, oyun oynarken eğlendiği saatleri değil de daha çok hayatında önemli yeri olan bir kadına sevdiği adam tarafından yapılan bir yanlışı hatırlıyor. Önce bu kadının yaşadığından hoşnutsuzluk duysa da öykü boyunca gidip gelir. Ama asıl bu duyguya karşı düşünceleri kendisi de aynı durum içine girdiğinde iyice fikirlerini açmaya başlar. Adine resim yaparken mutludur aslında, âşık olmak onun hayatında fazla değişikliğe yol açmaz görünürde. Ama körü körüne bağlanıp sevmek mi, yoksa bütünüyle bir erkekten bağımsız durmak mı konusunda gidip gelmeye başlar. Âşık olduğu adama duyduğu sevgi mi, yoksa resime, sanata karşı duyduğu sevgi mi daha güçlü? Ya da... Bir zamanlar coşkuyla, kendimize ait her şeyi verebilecek kadar sevdiğimiz birini unutmak; onu bırakmak, bize daha fazla mutluluk verebileceğine inandığımız başka bir şeyin peşinden gitmek bizi daha çok mutlu eder mi?. Bizim çok sevdiğimiz ama aynı zamanda bizi iten kişi, bir süre sonra bize geri geldiğinde artık bize yabancılaşır mı?. Bağımsızlık ve kendini tamamen birine vermek... İnsan duygularında samimiyse aslında köle olduğunun farkına varmaz, bunu seve seve kabul bile eder, etmez mi? Olağan bir şeymiş gibi görür, onun kendisine zarar vermeye başladığı ana dek. Peki ya bütünüyle kopmak birinden, artık ona yakın bile olamama hissi... Bazen araya zaman dahi girse aslında hiçbir şey değişmiyor, biz değiştiğini sanıyoruz, özlüyoruz, o kişiyi görmek istiyoruz. Gördüğümüz an o rastlantıyı bir lütuf gibi görüyoruz. Oysa bu karşılaşma belki de aynı şeylerin bir kez daha tekrarıdır, insan uzun da olsa bir sürede değişebilir mi, hiç inanamıyorum değişeceğine. Değinmek istediğim bir şey daha var: Benno isimli karakter kitabın bir bölümünde şöyle diyor, "ben seni niçin seviyordum ki? bilincine varmadan da olsa benden daha üstün yanların için, gerçekten benden daha yukarılarda, daha seçkin, daha zarif ve ışıltılı olduğun için. ben yoksunluktan, karanlıktan ışığa gelir gibi geldim sana. ayrıca niye olmasın ki? bizi ruhumuzun ıssızlaşmasından kurtaran,mesleğimizin tekdüzeliğini dengeleyen böyle kadınlar değil midir? meslek hayatında, orada üstün olabiliriz; karar veren, emreden, altımızdakileri yönlendiren biz olabiliriz; fakat sevdiğimiz kadının karşısında, orada bu kötü hırs kalmıyor, inan bana. o zaman yine çocuklar gibi sade ve iyi oluyoruz; armağanlarımızı almak, başımız kucağınızda en güzel düşleri dinlemek istiyoruz." Bir erkeği niçin anne gibi, onu bir çocukmuş gibi sevmek gerekir sanki? Ona hasretle sarılırken dahi çocuğuna sarılır gibi sarılmak, ona ihtiyacı olan şeyi vermek.. Herhangi bir beklentisi olmasa dahi, hoşnut olmasa dahi vermek.. Erkeği rahatlatmak, onun yükselen sinirini yatıştırmak veya içindeki tutkuya ortak olmak. Bir kadın için zorunluluğa dönüşmez mi bir süre sonra, ne kadar sevse bile. Köle yapan kişi de seni seviyordur, hatta sana efendisi gibi davrandığının farkında bile değildir belki ama bu hep vardır.. Arayışlar'ı arka kapağını okuyarak aldım, kendi içimde de sık sık gidip geldiğim bir konuyu anlatıyor aslında. Kısacık da bir roman, eğer insanlar arası ilişkileri okumaktan hoşlanıyorsanız öneririm.
Arayışlar
ArayışlarLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,4bin okunma
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.