Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahlak üzerine
Ahlak ve adalete dair yargı ve tutumlarımızın sürü halinde yaşayan bir canlı olmamızla, kişisel olarak ise anne babamızın bizim üzerimizdeki projeksiyonları, bizim bu projeksiyonlara yanıtımız, annemizin bebekken duygusal olarak bizi ne ölçüde aynalayabildiğiyle ilgili olduğu çok açık. Bunun hangi tarihte, nasıl bir mülkiyet rejimi içinde, nasıl bir toplumsal statüde olduğumuzla değiştiği de açık. Ahlaki kuralların göreceli olması kafa karıştırıcı. Ancak ahlaki tutum, bu kadar karışık değil aslında. Yine toplumun ahlaklı bulduğu davranışı ahlaksız, ahlaksız dediğini ahlaklı bulabiliyoruz. Sürü ile birey arasındaki gerilim peşimizi bırakmıyor. Aslında Yunus'un sözü, "Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu san Dört kitabın manası, budur eğer var ise" ahlaki ilkenin belki başı ve sonudur. Bu söze bin yıl önce bir derviş bir laf etmiş diye bakabiliriz. Oysa toplum ortalamasının buna yakın bir yerlerde olması gerekli, yoksa nasıl bir toplum olucaz, nasıl mutlu olucaz? Yunus bu sözü sosyolojik fayda için değil, belki ontolojik saptama olarak ifade etmiştir. Biz bu sınırda kalalım ve buna benzer bir ahlaki tutum olmadan milyonlarca insan nasıl birarada yaşarız, sokağa bakıp görelim. Ahlaki tutumla ahlak kuralları, içsel ve kamu otoritesi, kanuni dini alan, dini olan tanrısal alan diye konu karışıp gidiyor. Bana asıl ilginç gelen konuya gelebildim nihayet:) Kişinin ahlaki yapısının kişilik örüntüsüyle ilişkili ilke veya ilkeler olması, bu ilkenin gelişim sürecinde eksik veya tam veya çarpık gelişmesi, sonra kişinin ahlak üzerinden doğaya ve topluma baktığı an. İşte bu an çok ilginç geliyor bana. İnsan kendine, topluma ve doğaya bakıp ahlaki yargılar üretmedi ki. Tam tersine ahlak, neredeyse bunlardan perdelenerek, anadan babadan duyduğun gördüğünle gelişiyor. Sonra ana babadan duyduğuyla dönüp doğaya bakıyor, çok acımasız diyor, savaşlara bakıp Tanrı nerede diyor. Oysa bir çeşit ahlaki söylemi çoktan tanrılaştırmış, putlaştırmış, hatta dünyayı hesaba çekiyor bunla, böyle hayat olmaz olsun, böyle Tanrı'ya ne gerek var? Ahlaksızlığı kabaca kendilik idealiyle uyumsuz bir tutum olarak düşünüyorum. Cadı diye işkence ederken, yahudi diye yakarken, bunları daha büyük bir iyi için yapmak mesela. Aktüel benlik ile ideal olanın arası çok açıldığında, delirmemek için narsistik hikayeler uydurur insan. Yüksek ırkım kıyamete kadar kötülüğe karşı görevlendirilmiştir, o zaman bu narsistik hikaye komşusunu fırında yakan modern Alman'ın delirmesini engeller, hatta iyi bir şey yaptığına dahi inanabilir. Bakın ahlak oynak hale gelebiliyor, özellikle Almanlar diyip duruyorum, çünkü öncesinde de cadı avına çıkmış bir millet. Yoksa millet, dağılmamak için sarıldığımız narsistik bir tutkaldır çoğu zaman. Neyse, doğanın ve siyasal koşulların sahnesine çıkan bireyin elinde, 3-5 yaşına kadar edindiği ahlaki değerleri var, bunlar dediğim gibi aslında hayattan perdelenmiş, katil balina foku parçaladığında içi fena oluyor, sonra da neden böyle oluyor diye söylenip geziyor. Ormanda söylenen tek tür insan bence. Tabi oturup konuşmadım, karınca söyleniyor mu? Ahlaki değerlerini putlaştırmanın zıddı, belki doğayı putlaştırmak. Belki. Peki şu melamiye ar u namus şişesini taşa çaldıran da ne? Niye efendi efendi yaşayıp gitmemiş? Din diyince ahlaklı usludur da, Tanrı demeye başlayınca neden ahlakı taşa çalmaya başlar insan? Amerika'nın Irak'a demokrasi götürmesi, Işid'in pazarda ezidi kadınları köle diye satması... Yani insana bir ideal veya üstün ilke diye tanıtabilirsen, her işi yaptırabilirsin, üstelik ahlaken haklılık duygusuyla yapar bunu. Suçluluk duygusu ne kadar problemli bir duyguysa, hemen daima yanlıştır söylediği, ahlak da ayna görüntüsü olarak o ölçüde problemlidir aslında. İkisi de, halden anlamanın, kendini onun yerine koymanın dışına çıkar. İkisi de otorite tarafından belletilmiş bir ideale yaklaşma ve uzaklaşma hikayeleri değil mi? Bu vecheleriyle suçluluk duygusu ve ahlaki davranış, olgunlaşma yönünde aşılması gereken engeller olarak durur önümüzde. Belki ondan sonra vicdanımızın cılız sesi, daha net işitilmeye başlanabilir.
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.