“ Tamahkârlık eğer tüm kötülüklerin köküyse, yoksulluk da, bence tüm tuzakların en belalısıdır.” “ Çünkü günah, içeriye her zaman zaruret kapısından giriyordu, arzu kapısından değil.” “ Moll Flanders, 17. yüzyıl İngiltere’sinde dünyaya gelen bir kadının yaşamöyküsünü, kendi ağzından aktarır. Zindanda doğup on iki yıl fahişelik, on iki yıl hırsızlık yaparak yaşayan, başından beş evlilik geçen, maceraları İngiltere’den Amerika’ya uzanan Moll Flanders, tartışmaya açık hayat görüşü ve derinlemesine sunulan portresiyle İngiliz edebiyatının en ilgi çekici kadın kahramanlarından biridir. Roman türünün ilk örneklerinden olan Moll Flanders, bir yandan dönemin toplumsal değerlerine ışık tutarken diğer yandan da suç dünyasını ve cinsellik konularını, ahlak dersi verme kaygısı gütmeksizin açıkça gözler önüne serer. İlk yayımlandığı 1722 yılından itibaren büyük ses getiren kitabın başkarakterinin temel olarak kabul ettiği ihtiyaçlarından vazgeçmeden ve kişiliğinden ödün vermeden toplum içinde hayatta kalabilme mücadelesi, Moll Flanders’ın Defoe’nun en ünlü eseri Robinson Crusoe’yla karşılaştırılmasına vesile olmuştur. Zira Moll Flanders, bin bir özveri ve kurnazlık göstererek göğüs gerdiği ataerkil toplumda, okyanusun ortasında bir adaya düşen Robinson Crusoe kadar yalnız, bir o kadar da yaratıcı ve beceriklidir.” Hayatın ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha anladım kitabı okurken. Yaşadıklarımız her ne kadar bizlerin tercihleri bile olsa hayatımızı yönlendirirken bizleri iyi veya kötü olayların içine iten sebepleri düşünmek gerekir. Flanders karakterinin yaptıklarını okurken elbette kızdım, sinirlendim ama dönemi düşününce kimsesiz tek başına hayata tutunabilme çabaları yüzünden biraz ılımlı düşünebildim. Birilerini yargılamadan önce kişinin yaşadıklarını algılamakta fayda var.Tavsiyemdir..

Moll FlandersDaniel Defoe · Can Yayınları · 2021721 okunma

·

27 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.