Carriere ve Eco’nun sohbetleri…Çok sevdim. Özellikle Eco’yu okumaya çalıştığım bir zamanda onunla sohbet etmek çok iyi geldi; bir yazar değil dokunulabilecek, yaşayan biri oldu. Mutlaka okuyun!!!
“Roger Chartier’nin Collège de France’taki açılış dersinde belirttiği gibi, “Dijital devrim, söylemler ile onların maddiyeti arasında kurulmuş olan eski bağı kopararak, bizim yazıyla bağdaştırdığımız hareketlerin ve kavramların kökten biçimde gözden geçirilmesini zorunlu kılıyor.” Bunlar bizde derin sarsıntılar yaratacak muhtemelen, fakat üstesinden geleceğiz.”
“Fakat bu söyleşilerin en nefis yanı, insanlığın o muazzam inatçı çabasının başucunda sessizce bekleyen ve bazen son derece dediğim dedik olduğunu kabule hiç yanaşmayan aptallığa düzülen övgü belki de İkisi de kitap koleksiyoncusu ve sevdalısı olan göstergebilimci ile senarist arasındaki buluşmanın anlamı tam da burada yatıyor. İlki, hakikate aykırı, sahte ve hatalı olan üzerine son derece nadir eserlerden meydana gelen bir koleksiyon oluşturmuş; ona göre, bir hakikat kuramının temelini atmaya yönelik her girişim bunlara bağlı çünkü. “İnsan kendine özgü bir şekilde olağandışı bir yaratıktır,” diye açıklıyor Umberto Eco. “Ateşi keşfetti, şehirler inşa etti, muhteşem şiirler yazdı, dünyaya çeşitli yorumlar getirdi, mitolojik imgeler yarattı vs. Fakat aynı zamanda, hemcinslerine savaş açmaktan, yanılgıya düşmekten, çevresini yok etmekten vs. bir türlü vazgeçmedi. Terazinin bir kefesine yüksek zihinsel meziyeti, öbür kefesine bayağı salaklığı koyduğunuzda terazi neredeyse dengede kalır. Dolayısıyla, aptallıktan bahsetmeye karar vermekle, bu yan-dâhi yan-ahmak yaratığa saygılarımızı sunuyoruz bir anlamda.”