''Büyücü ters ters adamı süzerek: ''Sen nasıl benim bahçeme girip kuzukulaklarımı çalarsın bakayım.? Ben sana gösteririm.!'' demiş. Adam: ''Bağışlayın ne olur.!'' diye yalvarmış. ''Çaresiz kaldım, onun için yaptım bu işi. Karım, sizin bahçedeki kuzukulaklarını görmüş, canı o kadar çekmiş ki, ya bu kuzukulaklarından yerim ya da ölürüm diye tutturdu.'' Bunun üzerine büyücünün öfkesi biraz yatışmış ve adama şöyle demiş: ''Eğer dediğin doğruysa, benden sana izin, bahçemden dilediğin kadar kuzukulağı koparıp götürebilirsin. Ancak bir şartım var: Karının doğuracağı çocuğu bana vereceksin. Merak etme, evladınız yanımda rahat edecek, öz annesi gibi bakıp büyüteceğim kendisini.'' Adam, büyücü ne söylerse korkusundan peki demiş, kabul etmiş hepsini. Günler geçmiş, vakti saati dolunca karısı dünyaya bir kız çocuğu getirmiş. Hemen büyücü kadın yetişip Rapunzel adını vermiş kıza, Rapunzel de kuzukulağı anlamına geliyormuş; sonra çocuğu alıp götürmüş.''