Gönderi

38. Dedik ki: “Hepiniz birden inin oradan. Tarafımdan size bir hidayet gelir de kim benim hidayetime uyarsa artık onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir.” Hak Teâlâ (inin) buyurmuş ve fiili tekil ya da tesniye (iki muhataba yönelik) değil, çoğul olarak kullanmış; Âdem, Havva ve İblis de inmiştir. Âdem aleyhisselâm cennetten, kendisinden yaratılmış olduğu aslı olan toprağa inmiştir. Zira o topraktan yaratılmıştır. Hak Teâlâ onu, hilâfet vazifesi için indırmiştir. Nitekim daha önce “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” buyurmuştur. Yoksa onun yeryüzüne indirilişi, kendisinden sâdır olan şeye bir ceza değildir. İnme fiili sadece kendisinden sâdır olan fiilden sonra vuku bulmuştur. Zira insanın yaratılışı ilk olarak cennette gerçekleşmiş olduğu için, onun oradan indirilip hilâfet vazifesi için yeryüzüne gönderilmesi, işlenen günahın cezası değildır. Ceza, avret yerlerinin ortaya çıkması ile hâsıl olmuştur. Allah'ın onu tekrar seçmesi ve tövbesini kabul etmesi ise onun ilâhi kelimeleri telakki etmesi ile hâsıl muştur. Böylece onun cennetten yeryüzüne inişinin tek sebebi olarak, hilâfet vazifesi kalmaktadır ki bu iniş bir teşrif ve tekrim (şeref ve ikram bahşetme) inişidir. Böylece Âdem aleyhisselâm âhirette, resüller, nebiler, Allah dostu evliyalar ve müminler gibi mesut ve bahtiyar olan evlâtları ile birlikte devasa bir kalabalık halinde (cennete) dönecektir. İşte bu yüzden Âdem aleyhisselâmın cennetten yeryüzüne inişi bir kovulma değil, velâyet ve halifelik inişidir. Bu, bir tenzil-i rütbe (mertebe itibariyle iniş) değil, mekân olarak iniştir.
Sayfa 135Kitabı okudu
··
146 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.