İçerisinde 20 kısa ama etkisi uzun süren, düşündürücü, her bir ayrı hayat, toplumsal sorunlardan, insanların anlayışsızlığından, duyarsızlığından, akıllarının başlarına geç gelmesinden dem vuran hikayeler... Ne kadar kolay değil mi, insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmek... İki kadın iki öykü'de, Hayriye'nin neler çektiğini bilmeden deli denmesi... Hayatları hakkında hiçbir şey bilmediğimiz insanları çok kolay harcıyoruz. Acaba ne derdi vardı da, bu duruma geldi diye düşünmeden... Oktay, Okşan. Gerçekten kendi tercihi mi? Hormonal bozukluk mu? "Hadi psikiyatra gittim, içimdeki zehri boşalttım... Geri getirebilecek miyim kızımın yitip giden bedenini? O halde anlamsız bir şey deli doktoruna görünmek..." "Başı, sonu yok! Adım Oktay, ruhum erkek bedenimse kız işte!" "Kızıma, eşime böyle bir muameleyi nasıl reva gördüm? Aptalım ben! Hem de koca bir aptal! Hayatlarının yükünü hafifletmem gerekirken, çelme taktım yaşamlarına. Keşke hayat tersine aksa!" diye hayıflanarak merdiveni topuklayıp caddeye çıktım. "Beni görmek için etrafına bak! Havaya, kuşa, toprağa, ağaca... Ben doğayım; bitkiyim, teslim, karım, şebnemim, asumanım, deryayım..." dedi. Olmamanız gereken bir yerde olmanın getirdiği yabancılık duygusu tüm benliğinizi sarmıştı. Kahırlı, umutsuz ve pusulasız bir yolculuktu sizinkisi... Her gecenin bir sabahı olduğuna göre elbette güneş yeniden doğacak, tabiat yeniden uyanacak, sanki hiçbir şey olmamış gibi gökyüzü gülümseyecekti muştunun haberiyke... Gülümsedi de..."

Dilsizin AğıdıFatma Türkdoğan · Nikea Yayınları · 202290 okunma

·

20 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güler Düzgün