Gönderi

Toplumsal etkinliğin hiçbir biçimi, kendine özgü bir ahlâk disiplini bulunmasından vazgeçemez. Nitekim ister geniş ister dar olsun her toplumsal grup, parçalardan oluşan bir bütündür; yinelenerek bu bütünü oluşturan nihai unsur ise bireydir. Diğer yandan böyle bir grubun devam edebilmesi için parçalardan hiçbiri tek başına, yani kendisi bir bütünmüş gibi davranmamalı; tam tersine bütünün varlığını koruyabileceği tarzda hareket etmelidir. Ama bütünün varoluş koşulları parçanınkilerle aynı değildir, zaten sadece bu bile, onları iki farklı şey türü haline getirir. Bireyin çıkarları ait olduğu grubun çıkarlarıyla aynı değildir, hatta çoğunlukla birinciler ve ikinciler arasında tam bir çatışkı (antagonisma) söz konusudur. Birey, dikkate alması gereken bu toplumsal çıkarları ancak belli belirsiz bir biçimde fark eder, hatta bazen fark etmez, çünkü bunlar onun dışında kalan çıkarlardır, çünkü bunlar o olmayan bir şeyin çıkarlarıdır. Kendisine ait olan ve kendisini ilgilendiren her şeyi duyumsar, ama bu dışındaki çıkarlar hakkında duyumları her zaman mevcut değildir.
Sayfa 59
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.