Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
Kedi ve Ölüm (Ara Kapı), Erhan Bener / Everest Yayınları
5, 131. Zahit İloğlu, çocukluğu Anadolu'da, bozkırda, yoksulluk içinde geçen, gençlik çağında öğretmenlerinin yönlendirmesi ile MEB'in açtığı sınavda başarı kazanarak, Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa'ya resim üzerine öğrenim görmeye gitmiş, öğrenimin ardından kültür karmaşası sebebiyle Türkiye'ye geri dönmek zorunda kalmış bir Ressamdır. Altmış yaşının henüz başlarında iken sebebini bilmediğimiz bir hastalık sonucu ile üç aylık ömrünün kaldığını öğrenir. Zahit İloğlu'nun hikayesi de üç aylık ömrünün kaldığını öğrendiği andan itibaren başlamaktadır. Üç ay, uzun bir süre imiş gibi görünür, Zahit İloğlu'nun gözlerine. Ölüm, yok oluş, yakın değildir ama uzakta da değildir. Üç ayın, altmış yaşına kadar yaşamadığı, tadımlayamadığı tüm his ve zevkleri tadımlaması için yeterli bir süre gibi görür. Fakat bir hafta gibi kısa bir süre sonra anlayacaktır ki hastalığı ve hastalığının getirisi olan dayanılmaz ağrılar da üç ay süresince yakasını bırakmayacaktır. Gün ve gün zaman mefhumu Zahit İloğlu için anlamını ve değerini yitirecektir. Yapılamamış olan yapılamamış olarak kalacaktır. Reddediş yerini kabullenişe bırakacak, geriye, en geriye, anılarına yüz çevirmesine neden olacaktır. Anılarına yüz çevirişi bir iç hesaplaşmaya sahne olacaktır. Brüksel'de yaşadığı iki sene, unutamadığı aşkları, övgü ve gıpta ile bahsedilen bir ressam olmak isteyip olamayışı, arzu edildiği gibi ilerlemeyen evlilik hayatı, son günlerinde Ressam Zahit'in zihnini meşgul edecektir. Hastalığının adım adım ilerlediği günlerin birinde, bir gece vakti, göğsünde bir ağırlık hissederek uyanır Ressam Zahit. Dokunuşların ve seslerin ardından göğsünün üzerinde bir kedi olduğunu fark eder. Bir süredir zihni varoluşun ta kendisi ile meşgul olan Zahit için ölüm ile kedi benzeşir ve eşleşir, bir travma haline gelir. Zaman ilerledikçe hastalık, iyiden iyiye kendini göstermeye, ağrıların şiddeti dayanılmaz hale gelmeye, Zahit'in düş ile gerçekliği karıştırmasına yol açacaktır. Uykusundan uyandığı bir gece, mutfaktan tıkırtılar geldiğini duyumsar. Ulaştığında, odanın içerisinde bir kedi olduğunu görür. Kabulleniş yerini reddedişe bırakmıştır. Zahit için kedi, ölümün bizzat kendisidir. O'nu alt ettiği takdir de, ölümü de alt edeceğini düşünür. Sanrılar, Zahit'in son anına kadar yakasını bırakmaz. Gerçeklik ve düş iç içe geçmiştir. Mekan, iki ayrı mekanın sentezinden oluşur hale gelmiştir. Sınırlar ortadan kalkmıştır. Ölüm; mutlaktır, özdür, kaçınılmazdır, herkes için ve kendi için. Kedi ve Ölüm, kurgusu itibariyle tek mekana sıkıştırılmış bir romandır. İnsanoğlunun varlığından haberdar olduğunu andan beridir sorduğu, sorguladığı soruyu Erhan Bener, Ressam Zahit ile sorgular ve sorar. Varoluş nedir? Varolabilmek için damarlarda kan akışı olması nefes alınması yeterli midir? Zaman, izafi midir? Varoluş sınırları çizilmiş bir zaman aralığı mıdır? Kişiden kişiye değişen, öznel cevaplara gebe olan varoluşa dair soruların kesiştiği bir kavşak varsa, o da ölümün her şeyin sonu, kaçınılmaz ve mutlak olduğudur. Böcek'in ardından Kedi ve Ölüm ile Erhan Bener'in psikanaliz alanında doğal bir yeteneğe sahip olduğunun kanaatine vardım. Otuzlu yaşlarında, altmışlı yaşların psikolojisini çözümlemek, yalnızca iyi bir gözlemci olduğu ile açıklanamaz.
Kedi ve Ölüm
Kedi ve ÖlümErhan Bener · Everest Yayınları · 2019198 okunma
·
1 artı 1'leme
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.