Fevkalade bir yapıt daha... Nasıl keskiye her çekiç vuruşunda mermer taş olmaktan çıkıp gerçek bir nesnelliğe yol alıyorsa Michelangelo'nun elinde, Yaşar Kemalin de her cümlesinde yazılar, bir destana, edebi bir mevcudiyete muazzam bir estetikle edebiyat dünyasında yol alıp gidiyor.
Yazar da hayal etmenin, kelimeleri, cümleleri kalemle değil muhteşem bir ruh ile yazmanın, betimlemelerin, destansı anlatımın en derinine ine bilmenin sınırı yok gibidir.
Bir çobanın kavalı ile koca Ağrı Dağını yürütürse şaşmayın. Yaşar Kemal o yapar mı? yapar.
Tüm tabiatı, doğayı bir iğne oyası yapar gibi estetik harikasına döndürür mü? Doğayı kanaviçe işler gibi işler de, her nesneyi renkten renge boyar mı? Hele de maviye Yaşar Kemal o yapar...
Bu kitapta iki ustanın satranç oynayışına da şahitlik edebilirsiniz. Y.Kemal hikayesini anlatırken, Abidin Dino sayfaları resimleyip sanatın başka bir dalıyla, aynı hikayeyi kendince anlatmış. Acaba, mutluluğun resmini yapma çabaları olabilir mi onlar?
Hikaye büyük bir aşkın anlatımını içermekte. Bu aşk oluşumu, gelişmesi ve sonucuyla Ağrı Dağının öfkesini doğuruyor.. Bu büyük aşk, Gülbahar ile Ahmet'in hazin sevdasının destanıdır.
Kitabın özü bize: "Biz bir olur, diri olur, haksızlığa, zulme karşı direnirsek hiç bir güç, hiç bir kuvvet bizim önümüzde duramaz. Dim dik ayakta dururuz." Diyor.
Anadolu'nun her yöresinde olduğu gibi zengin kültür hazinelerimizden biri de Binlerce yıldır sahip çıka geldiğimiz gelenek, örf ve adetlerimizden, kitapta Doğu halkımızın asırlardır bozulmadan gelen geleneksel yaşamını, geleneklerine, destanlarına hayatları pahasına sahiplenişini Yaşar Kemal yine lirik bir dil ve doğa sevdası ile anlatmış bu kitabında...
Okunmalı.. İyi okumalar dileklerimle....