İlk kitabı yüklüce mizah ağırlılıydı. İkinci kitap bolca hüzün barındıran tiyatromuzun duayenlerinin bir resmî geçitiydi. Serinin üçüncü kitabı da ilk ikisi kadar akıcı ama tam da arasında olmuş. Tatlı bir tebessüme ince bir hüzün eşlik ediyor, tam da hayatın kendisi gibi :)) Ki bu kitapta Zafer Algöz kendi geçmişi ile bizleri yüzleştiriyor. En çok Albayım Emret öyküsündeki eski İzmir anılarında hüzünlendim. Brubaker Sedat öyküsü “bu ülkede güzel şeylerde oluyor” dedirtti. Üç kitap birbirinden bağımsız. Arada göndermeler yapıyor. Kitabın arkasındaki karekodu okuttuğunuzda yazarın kendi sesinden dinlediğiniz öykü, sanat yaşamına çocukken Karagöz oynatan Zafer Algöz’ün ne kafar iyi bir başlangıç yaptığını vurguluyor. Kitabın öykü öykü olması okumayı kolaylaştırıyor. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.