Ölüm iki kişiliktir. Onu hayata bağlayan kişiyi kaybederse soluk alsa da binlerce kez ölür insan. Aslında binlerce kez ölsen de ölüm tek seferliktir. İlk ölümün koparır hayat bağlarını; eskisi gibi gülmezsin, eskisi gibi sevmezsin; sen, eski sen değilsindir. Eski seni kaybeyttikten sonraki bütün ölümler de önemsizdir. Binlerce kez ölürsün ama esas ölüm o ilk olandır. Eğer ilk ölümün biriciğinin ölümüyle olduysa..
Şükrü Erbaş'ın eşinin ölümü üzerine yazdığı şiirler insanı ağlatır.
"Tuhaf bir adam oldum
Kendimle konuşuyorum evin içinde
Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum
Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum
Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı
El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle
Merak etme, mutfağı tertemiz ettim
Terlikler senin istediğin gibi duruyor
Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı
Bir kahve yapayım diyorum
İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana
Sessizlikten mi nedir
Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum.
İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum."
"Yastığını koklaya koklaya öğrendim
İnsan bir kere ölmüyormuş meğer ..."
İnsan ölüme nasıl katlanır, bilemiyorum.