Gönderi

Nakkaş bir keşiş, bir çilekeş değilse, bir balıkçıdır en azından, öyle bir balıkçı ki yokluk denizinde kımıl kımıl sırsıklam nakışlar tutar... Yokluk denizinde nakkaş, rengârenk balık ağlarıyla insan biçimleri çevirir, biçimlerin biçimini avlar, iplere asılıp bu derin su ürünlerini rıhtımlara, kumlara çekip serer, ayağınızın dibine... Bir tılsımlı avdır ki bu, başkasına benzemez... Fikret Muallâ, sokak sokak gezip tozduğu kentlerin biçimlerini, İstanbul'un, Paris'in çarşı pazarını, meyhanesini, kahvesini çiziyordu ve her şeyden fazla, insanlarını yansıtıyordu. Gördüğü, bildiği insanları çiziyor, onları renkle, çizgiyle "avlıyordu"... Mevlânâ bu sırrı haber vermişti: "En güzel şekil olan insan şekli, aşktan da üstündür, düşünceye de sığmaz..." Mevlânâ fısıldar: "Bu baha biçilmez şeyin değerini söylesem, ben de yanarım duyan da yanar..." Zarar yok, hep birlikte yanalım bir yol! Evet, en güzel biçim, insan biçimi, aşktan, düşünceden de üstün, ressamın buna kul kurban olması suç değil, günah değil, sevaplar sevabıdır, böylece biline...
Kırmızı Kedi Yayınevi, 4. Basım, Yayın Yönetmeni: Enis BaturKitabı okudu
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.