Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İki etkili babam olduğu için, her ikisinden de çok şey öğrendim. Her ikisinin de öğütlerini gözden geçirmek zorundaydım; böylece kişinin kendi yaşamıyla ilgili kendi fikirleri olmasının gücünü ve etkisini kavrayabildim. Örneğin, babalarımdan biri "Bedelini karşılayamam..." sözünü dilinden düşürmezdi. Öteki babamsa bu tür sözcüklerin kullanılması ni yasaklamıştı. Onun yerine şöyle dememde israr ederdi: "Bedelini nasıl karşılayabilirim?" Ilki bir önermeydi, ikincisi soru. Biri sorunu kestirip atar, diğeri düşünmeye zorlardı. Yakında zengin olacak babam, "Bedelini karşılayamam," cümlesini kurunca insanın beyninin durduğunu savunurdu. Oysa "Bedelini nasıl karşılayabilirim?" diye sorarak beynini ister istemez çalıştırırsın. Babamın sözünü ettiği şey, her istediğini almak değildi elbette. Dünyanın en güçlü bilgisayarı olan beyni çalıştırmaya, fikir jimnastiği yapmaya çok önem verirdi. "Beynim her geçen gün daha da gelişiyor, çünkü sürekli alıştırma yapıyorum. O geliştikçe daha çok para kazanabilirim," derdi. Hiç düşünmeden "Bedelini karşılayamam," yanıtını vermenin zihinsel tembellik olduğuna inanırdı. Her iki babam da çok çalışırdı, ancak para söz konusu ol-duğunda biri beynini durdururken, ötekinin beynini çalıştırma alışkanlığı vardı. Bunun uzun vadeli sonucu olarak, bir babam maddi yönden günden gune güçlenirken, öbür babam sürekli güçsüzleşiyordu. Düzenli olarak jimnastik salonuna gidip vücudunu çalıştıran bir kimseyle televizyonun karşısından kalkmayan birini karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan farka benzetebiliriz bunu. Doğru bedensel egzersiz sağlıklı bir yaşam sürme şansımızı artırır, doğru fikir jimnastigiyse servetimizi artırma şansımızı yükseltir. Babalarımın düşünsel yaklaşımları birbirine tümüyle zıttı. Bir babam bana zenginlerin daha çok vergi vermesi, dolayı sıyla daha az şanslı olanlara bakmaları gerektiğini öğretmişti. Öbür babamsa, "Vergiler, üreten kesime ceza, üretmeyen kesime ödüldür," derdi. Bir babamın öğüdü, "Çok çalış ki iyi bir şirkette iş bulabilesin," iken, öbürünün tavsiyesi, "Sıkı çalış da satın alacak iyi bir şirket bulabilesin," olurdu. Babalarımdan biri, "Zengin değilim çünkü sizler varsınız," derdi. Öteki, "Zengin olmam gerek çünkü sizler varsıniz," derdi. Biri yemek masasında para ve iş hakkında konuşmayı özendirirdi. Diğeri yemek sırasında paradan söz açılmasını yasaklamıştı. Biri, "Para söz konusu olduğunda, risk alma," diye öğütlerdi. Öteki, "Risk yönetimini öğren," derdi. Biri, evimizin en büyük yatırım ve en değerli varlığımız olduğuna inanırdı. Öbür babam, "Evim yükümlülüğümdür, eğer insan evini en büyük yatırım diye görürse, başı dertte demektir," diye savunurdu.. Her iki babam da faturalarını zamanında öderdi, ancak biri ödemeyi daha ilk gününde yapar, öbürü son günü beklerdi.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.