Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

992 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
2666 Roberto Bolano
Latin Amerika edebiyatının büyük ve “büyülü” yazarları Borges, Allende ve özellikle hayranı olduğum Marguez’i seviyorsanız Bolano’yu okumak sizi zorlayabilir. Hele bir de Paz ve Neruda’nın büyüsünde iseniz Bolano size şok yaşatabilir. 2666’yı Türkçeye çeviren Zeynep Heyzen Ateş’e göre; “İlk görüşte aşk, Bolano-okuyucu ilişkisinde ender bir durum.” Tanımak, anlamak, emek vermek gerekiyor Bolano’yu sevmek için… Roberto Bolano, Latin Amerika’nın hiç de “büyülü olmayan” gerçeklerini, kapitalizm ve Amerikan emperyalizmi etkisindeki yaşamları, modernizmin acımasızlığına mahkum insanları “damardan gerçekçi” kurgusuyla anlatıyor bizlere. 2666, Bolano’nun isyanı… Dünyanın tüm çirkinliklerine ve hatta bu çirkinlikte payı olan edebiyata karşı bir isyan… Sözcüklerin, gerçekliği ortaya çıkarmak yerine üstünü örtmek için kullanıldığı edebiyata karşı başkaldırı 2666… Bu romanı, klasik polisiye türü gibi okumak, okumaya çalışmak Bolano’ya ve kendinize haksızlık olur. Neden, niçin, şimdi ne olacak, katil kim gibi sorulara cevap arayarak, sonuca ulaşmak ve boşlukları doldurmak için okunacak bir roman değil 2666. Gizemli yazar Benno Von Archimboldi’nin izini süren dört kafadar edebiyat eleştirmeni ve diğer karakterlerin sonu olmayan, açık uçlu, iç içe geçmiş hikayelerini okurken küçük bir kasabada işlenen yüzlerce kadın cinayeti, 2.Dünya savaşı, Naziler, askerler, öldürülenler, öldürenler, yoksulluk, acımasızlık ve şiddet içerisinde kaybolmuşluk duygusunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Ve dahası “yaşam”, “ölüm”, “insan olmak, olabilmek” kavramları üzerinde derin düşüncelere dalıyor ve kendinizi sorguluyorsunuz. Naziler ve 2.Dünya Savaşı sürecine romanın kurgusu içerisinde özellikle yer veriyor Bolano… Savaş sonrası Almanya’dan kaçan nazilerin, siyasi ve ekonomik çıkarlarla Güney Amerika ülkelerinde saklanmalarına izin verilmesini kabul edemiyor ve ülkesinin tarihindeki bu utancın unutulmasını istemiyor. Çok keyifli edebi tartışmalar ve sanat kuramı değerlendirmeleri de var tüm bu kaotik kurgu içerisinde… Bolano, okuyucuyu bilinçli olarak yönlendiriyor. Gerçek olaylar ve sanat eserlerine göndermeler yapıyor, birçok sanatçı, düşünür ve bilim insanına referanslar vererek araştırmaya sevk ediyor. Amalfitano’yla ilgili bölümde; M.Duchamp’ın Mutsuz Hazır Nesne (Duchamp’s Unhappy Readymade 1919) isimli yapıtı üzerinden Ready Made kavramını yorumluyor. Sanatçının bir geometri kitabını çamaşır ipine asarak kitabın ciddiyeti ile dalga geçmekten hoşlandığını, hazır nesnelere mutluluk ve mutsuzluk kavramları kazandırmanın kendisini eğlendirdiğini belirtirken tüm bu çalışmaların aslında “bir imdat sinyalleri” ve burjuva sanat anlayışına karşı çıkış olduğunu vurguluyor. Roberto Bolano tam da burada 2666 okuyucusunu, Sanat ve Sanatçının Kimliği, yerleşik geleneksel tanımlamalar ve anlayışlar üzerinde düşünmeye sevk ediyor. Kitabı okurken, yazar tarafından kontrol edildiğim hissi çok etkiliydi benim üzerimde… Ama öyle rahatsızlık veren, dayatmacı bir his değil… Evet, yazar bizi yönlendiriyor, okuyucusuyla adeta dans ediyor ama son noktayı koymuyor, yine ucu açık, yine sonu olmayan bir düzlemde bırakıyor bizleri… 2666 başka türlü bitemezdi zaten. Kesin, keskin, net, noktaların hakim olduğu, “SON” diyebileceğimiz bir bitiş yakışmazdı bu kitaba… 2666, aradan zaman geçtikten sonra tekrar okumak istediğim bir kitap olarak kitaplığımda yerini aldı ve beni Bolano’nun “hiç de büyülü olmayan”, “damardan gerçekçi” dünyasını tanımak ve diğer kitaplarını da okumak isteği ile başbaşa bıraktı. Kitabı Türkçeye çeviren, Zeynep Heyzen Ateş’e başarılı çevirisinden dolayı yürekten çok ama çok teşekkür ediyorum. 10/01/2023 Nilgün Er Al
2666
2666Roberto Bolano · Pegasus Yayınları · 2012234 okunma
·
257 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.