vuruldun seni bir karanlığa gömdüler adını sordular söylemedim münevver üstümü aradılar yok altımı aradılar yok boynu hayli bükülmüş bir tuzaktan baktılar cesedini gösterdiler sana çok benziyordu anlamak istediler hep uzaktan baktılar nasıl yaşatıldıysan öyle öldürülmüştün çekinmedim ağladım anlamadılar
ben bir sokak lambasına vurulmuşum
münevver gece olunca karnım gövdemde bir ağrıdır ne anladıysam al, al hepsi senin olsun nasıl olsa mutmain bir vedayla gidiyorsun hasretinin bitmesine senin adına mutlu gülümser bir törenle kutsandı hemen yasın aklın aldığı göz yüreğin aldığı bakış çekilmiş fişlerden daha bir boşluktasın ne söylesem ancak kelimelerce kabz nere baksam ufkun ardındaki karanlık bir volta boyu sokak tenviratıdır acz uzansam tutulmaz bir nahoşluktasın
çan vuruldu ezan allah dedi sen söndün oldu sükut
böylece üç yerinden daha vurulmuş sükut
ölüm durdu yani dirilmenin imkanına
kurşun vınlayıp sekti yağmur yağacaktı, şemsiyem kırılınca
bulut tetiği çekti
epeyce geçti üzerimden gökyüzü
bertaraf oldu sınır
alisini bulmuş gibi kamber
herkes bir tarafa doğru ıslanır
ben sana doğru ıslandım münevver
yastıksa binlerce tüydür
mantıksa paramparça örtüyse bundan böyle yırtık
yağmur dursa da kurumam
güneş çıksa da kurumam artık
sebeplerin çağından geçiyoruz münevver
elbette her fiyasko açığa çıkarılmamış bir cinayet korkusuyla örtülür
elbet her susuş sonuçları belli sebeplerle yontulur
niye sustun demiyorum ama niçin konuşmuyorsun biliyorsun münevver
bile bile gırtlağın köpeği olmamışsa bu eğri harfler
düşünmek akla ur olmamışsa ve o büyük gerilmenin adıyla başlamıyorsak sevişmeye
dolanan kalp yorulan kandır
bütün yankıların gücü adına
insan sustuğu zamanlarda ne kadar da
konuşkandır!
söze başla ve kopar perdeleri seyirciden bak bayraklarım kırık hala bileklerimden ipi tutmuşum münevver ipi tutmuşum unuttuğum marşları ezbere biliyorlar
biz yalnızca galıplığı inkar etmekteyiz
sen beni kim sanıyorsun allah'ın seversen
üzerimde ışık kırıyorlar münevver
mercek yapıyorlar kavislerimden kurmuşsun bağdaşını bir odağımda
kaybederiz korkusuyla giriyorlar savaşa
gayb ederiz ümidiyle olan biteni
üç günahı üç tövbeyle hünkar etmekteyiz
on bin kadar göz gezdi paralelimde
adını sordular söylemedim münevver
Bakmayı en baştan unutsalar görürler ince bir körlük gerek seni çözmeye çözmekten ölmek gerek seni çözmeye
o kadar eminler ki sabah olacak diye geceyi plan gibi taşıyorlar münevver hiç mi ölmek düşmez apansız dakikaya kaç saniye sonrasını yaşıyoruz haber ver
sağlıklı bireyler olarak münevver sağlıklı şekillerde ölüyoruz
buradan nereye ölüyorsak
oramızdan tut beni
ağzımdan kaçırmışım bir turna sürüsünü konuşsam gökyüzü sussam senin yüzün modernoğlu görmek istemez ölüsünü nereye susuyorsak oramıza ek beni
zaman geçiyor sanki ben içinde değilim sürekli hatırlıyormuşum gibi dışarıda çarşıya çıkmışım da eve dönememişim eğer ben çarşıdaysam
kim duruyor evin ortasında
aklımı azaltarak bıraktım münevver bir çırpıda bıraktım bana çaktırmadılar adını sordular çevirdiler yanımı samimiyet kaptılar gözden temas yaptılar
aldanacak bir taraf bırakmadılar
mış gibi ses verdiler diyaframlardan aldanmadım münevver
aldanacak neyim var
insan hasretten kuduruyor kudurdum
o kadar susuzum ki su artık neye yarar
unuttum gayrı hatırlatıp da delme
yokluğuna bağırdım yankılandım duruldum
ben bu beklemeğe alıştım gelme!
nereye gidiyorsak oradan geldik
sıcaklığın kar yağarken aklımda
soluğumuz dumanlı kafamız iyi
ama mıh gibi çakılı duruyorsun aklımda
sevdiğimi söylüyorum bir serçe sürüsü konuyor hemen
sonra bir serçe sürüsünü vuruyorlar vuruyorum
nasıl bir korkuysa o nefes nefese
gece boyu uyumayan mezarlık mı o
insan hasretten kuduruyor münevver
yaşamak ölümün sevgi duruşu
soruyorlar hayatı vallahi bilmiyorum
ben ölümden daha
ben ölümden daha
ben ölümden daha hayati bir şey bilmiyorum.
sözler asansöre binmek gibi bazen
sözler ki bir anlamın içindeyken münevver sözler asansörden inmek gibi bazen sözler ki bir anlamın içindeyken münevver vuruldun seni bir karanlığa gömdüler
adını sordular söylemedim münevver sağımı aradılar yok solumu aradılar yok boynu hayli kırık bir niyetten baktılar çocukluk resimlerin... her birini yaktılar nasıl doğurulduysalar öyle yaşıyorlardı
çekinmedim anladım, ağlamadılar.