Yediveren, yedi öğretmen arkadaşımızın kaleminden çıkan yedi öyküden oluşuyor. Sıcak, samimi, akıcı. Bir çırpıda okunuyor. Öyküleri okuyunca kendi hayatlarımızdan da izler, benzerlikler bulabiliyoruz. Anadolu insanının yaşantısı gerçekte de üç aşağı beş yukarı aynı. Feden Ana'nın başından geçenleri; Çiftçi Hasan'ı; Pirinç Akıllı Vahide'yi; Soner'in üzüntüsünü sonra mutluluğunu; Havva ninenin mazide kalışını; Yağmur'u ve çok sevdiği Sahra öğretmenini; Genç meslektaşımızın anne yerine koyduğu Melek annesini okumak güzeldi. Tavsiye ederim.
Kitaptan bazı alıntılar:
Anadolu'yu okuyarak anlamak mümkün değilmiş. Yaşanmışlıklar, en büyük hayat tecrübesiymiş. Âşık Halil'den, Feden Ana'dan çok şey öğrenmiştik. " s.26 @birgulaslanoglu
Belli oldu biz de çocuklara bir şey bırakmayacağız fakirlikten başka. İnşallah okurlar da kurtarırlar kendilerini. s.36 @dkafali33
Kimse, kimseye böyle sarılamaz. Hasretlik insanın kemiklerini kırdırtır. Öyle sarıldı ablam bana. Yüzünde sicim sicim yaşlar... Ne kadar güzel... Benden de bütün köyün kızlarından da güzel. s.43.
Gülşen Tarhan
Bıçak sırtı bakışlar, yaydan çıkmaya namzet tavırlar odanın ahşapları üzerinde geziniyor, mutfaktaki metallerden yaldızlanıp kayboluveriyordu. s.58
Banu İlhan
Tamamen sararmadan düşmüştü yapraklar. Demek ki yapraklar için de ölüm vakitsizdi. s.69
Toprak bekleyiş içinde. Yağmurdan sonra kokusuyla çağırır insanları kimse gelmez. Millet oturduğu yerden para kazanma derdinde. Batılılar gibi yaşamak istiyorlar ama Batılılar gibi çalışmak istemiyorlar. (...) s.75
Toprağın kokusunu da koyup taşıyabilirler mi bununla?