Kitabı okumadan önce Selim Temo'nun düz yazı diline ait hiçbir fikrim yoktu. Şiirlerini okumuştum çokta başarılı bulmuştum. Kitabı okuduğumda çok şaşırdım, çünkü şiir dili ve düz yazı dili çok farklıydı. Mesela
Attila İlhan'ın romanlarını okuduğumda evet işte bu
Attila İlhan diyebiliyordum. Ama Selim Temo'nun farklı bir yazı dili vardı bu da ilgimi çekti.
Kitabın diğer ilgimi çeken yönü
Yeraltından Notlar kitabına çok benzetmemdi. Sebebi birinci ağızdan alışılmış tabuların ötesinde, insanların iki yüzlü, çıkar dünyasında hep güçlünün yanında olması, ötekileştirmelere maruz kalması, dünyanın eşitsizliği gibi konulara dokunmuş olmasıydı belki de.
Kitapta çoğu kahramanın uzun uzun fiziksel betimlemeleri yapılırken -özellikle de kadınların- baş kahramanımız Mahmut'un fiziksel özelliklerine hiç değinilmemişti. Çoğu kitabı bitirdiğimde kahramanların çoğunu gözümün önüne getirebiliyordum. Ama Mahmut bunlardan biri olmadı. Sanırım yazar onu düşünceleriyle, sisteme, topluma, dayatmalara karşı duruşuyla, insana dair yaptığı tespitlerle hatırlamamızı istedi, bilmiyorum...
Olay örgüsü çok gizemli hatta bayağı hafızaya dayalıydı. Polisiye desem değil, post-modern desem değil, ironi dolu gizemli bir hikaye, hatta daha çok bir senaryo okuyormuş gibi hissettim diyebiliriz. Keşke filmi çekilse izledikten sonra bir yarım saat hayatı sorgulatabilir bir film olurdu.