Gönderi

Camiye girenler, mihraba doğru yürümüyor. Kilise olsaydı, insanlar o istikamette yürümeye mecburdular. Yani insanların oturdukları sıralar bir yol; içeri girildiği zaman oraya doğru yürümek mecburiyetindeyiz, kilisenin gösterdiği istikamette yürümek zorundaydınız. Hâlbuki din, insanlara verilmiş, herkese verilmiş. Emreden ve her şeyi düzenleyen bir üst otorite yok. Herkes, dinin hikmetlerine kendi başına ulaşma imkânına sahip. Ona yardımcı olacaklar, ilim adamları; ama emredici, sürükleyici bir müessese yok. Dolayısıyla Süleymaniye de öyle, Selimiye’de de. Hele Selimiye’de bu belirginlik çok müthiş; kapıdan girenler, isteyen sağa doğru, isteyen sola doğru gidiyor. İnsanlar gelip namazı nerede kılacaklarsa, o yeri seçiyorlar. Safları teşkil ediyorlar, yani kilisenin verdiği sıralara oturmuyorlar. İnsanlar, beraberce safları teşkil ediyorlar. Düzeni herkes, elbirliğiyle, beraberlikle kuruyor ve ibadetlerini yapıyorlar. İbadetin yapılma şekli, ruhu, anlamı tamamen farklı. Kubbe, bu bakımdan, “Şuraya git, buraya git!” demeyen bir biçimdir.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.