Gönderi

Hollywood, Dali'yi her zaman büyülemişti; aklı fikri orada çalışmaktaydı. 1944'te Alfred Hitchcock son filmi Spellbound'daki (Öldüren Hatıralar) rüya sekansı için oluşturulacak arka plana Dali'nin katkıda bulunmasını istedi. Film, bastırılmış duygunun nevrozu tetikleyebileceğine odaklanarak, psikoanalitik teoriyi cinayet/gizem türüne taşır. Dali ismi kaçınılmaz bir şekilde basında yer bulacağı için değerliydi — Hitchcock'un stüdyosu, Dali'nin önceki sene Life dergisine altı kez çıktığını fark etmişti. Ama Dali yalnızca ticari bir seçim değildi. Hitchcock sanatçının düzenli rüya sahnelerini beğeniyordu. "Filmlerdeki bütun rüyaların bulanık olması” klişesinden nefret eden Hitchcock Dali'nin buna netlik getirebileceğini düşünüyordu. Rüya sahnesinin hiper gerçek görunmesine karar verdiler. Önceki diğer birkaç ortak çalışmasında olduğu gibi, Dali yine uzlaşmaya vardığını düşündü, ama üzerinde çalıştığı sahnelerin çoğu kesildi. Fakat final sekansı, uzakta beliren golgeler, azalan perspektif ve bir sürü gözyuvarıyla kesinlikle Dali'nin tarzıydı. Bir noktada devasa bir makas boyalı bir gözü kesiyordu; bu tabii ki Un Chien Andalou'daki korkunç sahneye bir göndermeydi.
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.