Saraylar, bakanlar,lordlar, düşesler,soylular ve ayak takımı.Alınan verilen hatta satılan ünvanlar,makamlar.Entrikalar,ayak oyunları.Kısacası yozlaşmanın dibine vurmuş bir alem. Aşklar, kaçanlar kovalayanlar...Her kes birbirini ayartmaya meyilli.Hala- yeğen aşkına kadar. Neredeyse ensest bile normal bir aşk gibi.Yani aşk da yozlaşmadan nasibini almış.Bir de soylular var. Burjuvalara tepeden bakan, halkı zaten adamdan saymayan. Hindistan'ın kast sisteminin adı çıkmış. Romanın baş kişisi Fabrizio . Gördüğü her güzel kadına seğirten, birini elde edince hiç düşünmeden diğerine giden. Kendisi için yapılan fedakarlıkları umursamadan bildiğini okuyan, gözükara bir yiğit gibi sunulan, aslında fırsatçı ve küstah biri. İdeolojisine bağlılığını takdir etsem de benim için bir anti kahraman. Kısacası romanın kahramanı benim seveceğim biri değil. Romanın genel değerlendirmesine gelince; Bir kere çok uzun. Oysa hayat kısa okunacak kitap çok. Ayrıca gereksiz kısımlar bence romanın temposunu zaman zaman düşürüyor. Bunu söylesem de Stendal'in büyüklüğüne elbette halel gelmez. O muhteşem " kırmızı ve siyah," ın yazarı. Her şeye rağmen sevdim. Uzunluğuna rağmen yarıda bırakma tehlikesi yaşamadı. Tavsiye eder miyim? Evet . Tekrar okur muyum? Hayır.

Parma ManastırıStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,654 okunma

·

65 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ali