Kitabı okudum, yaşadım her satrında. Sonuna kadar size yazacağım yorumda kalbinizi kırmadan, naif bir dille aşkı anlatmayı düşünüyordum ki, bir de ne görem, YouTube kanalı reklamı. Hah, dedim işte tamamdır. Bir reklam yalnız bir anti reklamla kendini var eder. Tabii ben sizin gibi ağır konuşmayacağım.
Size aşkı anlatmak isterdim, siz hayatın acı gerçeklerini tatmamışsınız ki, ne desem beyhüde. Şahin'in sevdiğine dokunmayacak kadar büyük aşkını göremediyseniz, Gülşah'ı anlamanız mümkün değil!
Çaresiz olmak, ayılıb bayılmak dediyiniz o ruh hali var ya, onu Allah'ın hiç bir kuluna, size de arzulamıyorum. Kınadığın kınandığın yer olur derler. Siz biliyor musunuz, çıkmaz sokak nedir? Siz biliyor musunuz, kendinden ödün vermek nedir?
Ha, bir yöreni kötülemiş diyorsunuz ya, ya siz kitabı hiç okumadınız, ya da hiç anlamamışsınız. Gülşah aşık olduğu adamı medh ediyor. Neden bunu kimse anlamıyor. Her Kürt esmer demiyor. Şahin esmer olduğu için her esmer çocukta Şahin'i görüyor. İşte aşk böyle bir şeydir.
Sevdiğin bir türkü söyler, her dinlediğin türküde onun sesini dinlersin.
Terröristlere gelince. Anladığınızın aksine her kürt dediği günümüz sorunlarında kürtlere olan bakış açısına değinmiş. Ben bile bu platformda Kürtçe bir kaç söz yazdım diye terröriste çıkaran oldu adımı. Çünkü yobazlaşmış düşüncelerin kot kafalarına girmiyor, anlayamıyorlar. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu değil diye. Bunu söylemek istedi Gülşah.
Siz yine de devam edin kırmaya.
Ayrıca, kim size hakveriyor ki biririnin okuduğu kitap için ona psikolojik destek al diyorsunuz. Bu suçtur. Ben kendi adıma sizi affetmiyorum, bilesiniz.