Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Orhan Pamuk’un “En renkli ve iyimser romanım” dediği "Benim Adım Kırmızı", yazarın dünyada şimdiye dek en çok satan romanı oldu; Fransa ve İtalya’da yılın kitabı seçildi, dünyada bir romana verilen en prestijli ödüllerin başında gelen Uluslararası IMPAC Dublin ödülünü kazandı. Eski resim sanatımız, Doğu ve Batı’nın dünyayı görme biçimleri, aşk ve ölüm hakkında unutulmaz bir tarihi roman olan bu çağdaş klasik, hem Orhan Pamuk’un en çok dile çevrilen ve en çok hayranlık duyulan eseri hem de modern edebiyat tarihimizin dünyada en çok okunan kitabı. (Editörün notundan) Orhan Pamuk’un bu okuduğum dördüncü kitabı oluyor. En yetkin kitabı desem abartmış olur muyum bilmiyorum. Kara Kitap da çok farklı ve özeldi lakin biraz zorlayıcıydı. Benim Adım Kırmızı edebi diliyle olsun, içerdiği tarihi bilgilerle olsun, aşka dair anlatılarıyla ve içerisinde barındırdığı merak ve uyandırıcı cinayet olayı ile olsun herkese hitap edebilecek bir roman. Bu kitapta eminim ki sizi yakalayacak bişey bulacaksınız. Romanın asıl haykırışı yıllarca resime emek veren nakkaş ustalarının, sanatsal tarihimizin bugün tamamen unutulduğunu anlatmak kuşkusuz. Pamuk bunu yaparken Doğu sanatını Batılı yazım teknikleri kullanarak anlatmış ve bu şekilde Doğu ile Batı arasında köprü kurmayı amaçlamıştır. Romandaki ilgi çekici unsurlardan bir diğeride yirmi tane anlatıcı bulunmasıdır. Her anlatıcı birinci tekil şahıs olarak olayları okuyucuya aktarırlar. Bu noktada farklılığa yol açan renkler, hayvanlar ve cansız nesnelerin de dillenip anlatıcı olarak karşımıza çıkmasıdır. Ölüm, kırmızı renk, para, at, köpek, kalbin kendi bakış açılarından olayları yorumlaması kitabın ilerleyişinde ve olaylara bakış açısında çeşitliliğe yol açmıştır. Orhan Pamuk aynı ya da birbirini takip eden olayları farklı karakterlerin ağzından anlatarak, okuyucusu için farklı bakış açıları tasarlamıştır. Farklı bakış açıları, karakterlerin özgürce düşüncelerini yansıtmak yerine olayların anlatılış şeklini ve görülenleri değiştirmek üzere kullanılmıştır. Örneğin; kitapta ölüm olayı üç ayrı bakış açısıyla okura yansıtılıyor; ölümü yaşayan, tanık olan ve dedikodusunu yapan. Her üç anlatıcıya dair satırları okurken dilin, samimiyetin ve bilincin tekliği gözden kaçmıyor: “Onca acıdan sonra şimdi içimi bir huzur kaplamıştı ve ölmüş olmak korktuğum gibi bana acı vermiyordu; tam tersine rahatlamıştım…”Enişte Bey) “Akşam eve döndüm, birisi babamı öldürmüş. Evet, saçımı başımı yoldum. Evet, hüngür hüngür ağladım. Evet, çocukluğumda yaptığım gibi ona bütün gücümle sarıldım ve kokusunu kokladım”(Şeküre) “Zavallı Şeküreciğimin babasının cenazesi sırasında, hısım, akraba, eş, dost, bütün kadınlar evde toplanmış ağlarken ben de uzun uzun dövünüp gözyaşı döktüm. Bazen yanımdaki güzel kıza iyice yaslanıp onunla tatlı tatlı sallanarak ağlıyor, bazen de bambaşka bir makamda kendi zavallı hayatım ve dertlerime içlenerek gözyaşı döküyordum”(Ester) Bunun yanı sıra kitabın sonunda bütün anlatıcıların üstünde iki üst anlatıcının olduğunu öğreniyoruz. Şeküre hikayenin Orhan tarafından yazıldığını ve onun hikayesi güzel olsun diye bazı şeyleri abartarak yazdığını belirtir. Bu durumda anlatılan karakterler için net sonuçlara ulaşmakta imkansızlaşır. “Benim Adım Kırmızı”, metinlerarası göndermelerle kurgulanmış bir eserdir. Bu ne demek? Bir metin oluşturulurken başka metinlerden aldığı parçaları bir bütün oluşturacak şekilde yan yana getirip kaynaştırarak yeniden yazma işidir. Yeniden yazmak ise, parçalardan yola çıkarak bir metin gerçekleştirmek, onları düzenlemek, birleştirmek, aralarında uyum sağlamak, unsurlar arasında geçişler yapmaktır. Orhan Pamuk son sözde de bahsettiği üzere bu romanı yazmak için senelerce araştırma yapmış, bir sürü kütüphane gezmiş, dönemin evleri, sokakları, insanları ve minyatür sanatı ile ilgili çokça döküman toplamıştır. Kitabın bir roman olması kurmaca bir dünyaya sahip olması anlamına gelse de yazar Orhan Pamuk’un bu kurmaca dünyayı mimari anlamda oldukça gerçekçi bir düzleme oturttuğu görülmektedir. Dönemin minyatür ve resimleri üzerinden anlatılan romanın XVI. Yüzyıl İstanbul’unun sosyal yaşamına ait önemli izler taşıması rastlantısal değildir. Romanda gerek XVI. yüzyıl İstanbul’unun şehir ve sokaklara ait özellikleri gerekse tek tek evlerin, nakkaşhanenin ve sarayın mimari özellikleri de ayrıntıları ile izlenmektedir. Bu durumun, Pamuk’un bir süre aldığı mimarlık eğitimi dolayısıyla kazandığı mimari bakış açısının ve yaptığı ayrıntılı araştırmaların bir sonucu olduğu kesindir. Orhan Pamuk’un emek kokan bu eserini ben çok beğendim ve pek çok yönden de cesur (Kur’an’dan alıntılarıyla, cinsel unsurı cömertçe hikayenin içine katmasıyla) buldum keyifli okumalar.
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım KırmızıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202316,1bin okunma
··
1.142 görüntüleme
Ceyhun okurunun profil resmi
Gerçek bir "Dünya klasiği" olmuş. Okuduktan sonra uzun uzun düşünmek geldi içimden. Üslup ve imza üzerine böyle yaklaşmak kusurların aslında üslup olarak değerlendirilmesi ile kitap psikanalize benzedi. Çok beğendim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.