"Biz bu savaşı böyle kazandık. Çok fazla kayderek, korkunç acılar çekerek, büyük fedakarlıklar sergileyerek. Karanlık sokaklarda, bir başımıza, yıldızlara bakarak ama sadece karanlığı görerek."
Merhaba canlarım 
Sinem Ataklı sizlere Ardel serisinin ikinci kitabı olan #ardelkangülleri ile geldim.İlk kitap benim için zaten zirveydi, ama Kan Gülleri bu düşüncemi tamamıyla destekleyip beni havalara uçurdu. İlk kitap olan #ardelihanetgünceleri 'nde Batı Ardel'in Doğu Ardel'i nasıl oyunlarla işgal edip ilhak ettiğini, hatta halkı nasıl köleleştirip hayatlarını mahvettiklerini okuduk. Doğu Ardel'in ise Batı Ardel'e karşı 14 yıllık bir direnişle nasıl göğüs gerdiğini, nasıl kayıplar verdiğini içimiz acıyarak, hissederek okuduk. Öyle mi bitti, hayır! Herşey aslında daha yeni başlıyordu. Bu durum aslında çok daha büyük bir savaşın ön gösterimiydi. O halde Kan Gülleri neleri mi anlatıyor?Bir halkın kurtuluş hikayesi, bir krallığın hayatta kalış çabasını, bir prensesin tüm dünyasını yalanlarla şekillendirmesini... Kan Gülleri sadece bir zehir mi? Kan Gülleri sadece bir çiçek mi? Yoksa yeni bir yaşamın sancılı bir başlangıcı mı? İşte bunlari tek tek tek tek öğreniyoruz Ben bu serinin hastasıyken, okumalara doymazken, sizlere şiddetle tavsiyemdir bu seriyi en kısa sürede alıp okuyun!
İçerisinde fantastikle zenginleştirilmiş bir hikaye, ihanet, oyun ve ters köşelerle bezenmiş bir yaşam hikayesi var ve her karaktere ayrı ayrı özenilmiş, ayrı ayrı bizimle tanıştırılmış. Tabi ki benim gözdem hiç bir zaman değişmeyecek. İlk kitapta olduğu gibi yine Serasker Corridan gözbebeğim oldu.Prenses Audra ile olan o konuşmalar hala zihnimde tatlı tatlı gezinirken, çok birşey beklemeyin benden. Kitapta aramıza yeni katılan karakterler ise muazzamdı, okurken çok keyif aldım. Herşeyiyle on hak eden bir seri okudum canlarım. Ardel serisine veda ettik amatekrar tekrar okuyabilirim.
·
255 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.