Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

622 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu, Oblomov'un Savunmasıdır!
Rusya'da serfliğin kaldırılması süreci, dünyada sanayi inkılapları; sürekli değişen gelişen insanoğlunu harekete geçirmek! Bu zamansız eser, yazıldığı dönemde bunlara sebep olmuş. Bir tarafta örnek teşkil eden Alman halkı, bir yandansa tüm eleştirilere tabi Rus halkı. Doğu ve Batı. Doğu'daki tembel ve zengin efendilerin, tembel ve yoksul hizmetkârları! Roman boyunca iki halk üzerinden olan ve olması gerekeni gözlemliyoruz. ! UYARI ! (En azından böyle diyenler de var. Oblomovluk'u tembel yahut üşengeç sözcüklerine indirgeyenler... Halbuki herkes Oblomov olamaz! Her tembel, Oblomov değildir!) Fakat ben bunlardan bahsetmeyeceğim. Şimdiden bahsedeceğim. Şimdi, "21. yüzyılda zaten değişmiş, gelişmiş çağdaş bir insanoğlu imparatorluğunda bunu okumak neye sebep olmuş olabilir?" diye soruyorum sizlere. Adımı öğrenmeme! Merhaba, benim ismim Oblomov. 21. yüzyıla doğdum. Kapitalist düzende nüfusa eklenen bir sayı olduğum için değersiz olduğum, değersiz olduğum kadar çalışmak zorunda olduğum, her anımın verimli olması gereken bir modern zaman işçisiyim. Ben de zaman zaman Oblomov gibi soruyorum kendime, "Ne zaman yaşayacağım ben?" diye. Her gün ruhumu öldüren, katlanmam gereken işler içinde; sahi ne zaman yaşayacağım ben? Ruhumu ayakta tutmak için başlattığım pasif protestoyla da mı aynı sonuca vararak ruhumu öldürdüm? ●ANNE KUCAĞI BİR DÜNYA Kalbim, Oblomov'unki gibi hassas. İkiyüzlülüğe, dedikoduya tahammülüm yok. Herkeste, her yerde; yuvamı, sıcaklığı samimiyeti ararım. Hayalkırıklıklarım hayatımı yaşamama engel olur. Böyle zamanlarda çocukluğuma sığınırım. Orası güvenlidir, şüphelere yer yoktur, dürüst bir sevgi vardır orada, bu dünyanın aksine. Sahi adaşım Oblomov da aramıştı memuriyet zamanında müdüründen babası gibi olmasını, böylelikle Oblomov da onun oğlu gibi olurdu. Diğer memur arkadaşları da kardeş olurdu belki, dünyadaki herkes anne, baba, kardeş olurdu! Dünya huzurlu bir yer olurdu. ●MÜKEMMEL HAYALLER Bazenleri tüm dünyayı kurtaracak "mükemmel" gücü içimde bulur, hayal ederim. Fakat bu güç içimdekini ortaya çıkarmama asla yetmez. Belki daha sonra hayat bulacaktır bu kudret? Bazı zamanlar bundan da umudu keserim fakat bu yine hayallere dalmama engel olmaz. Gizliden gizliye hep beklerim bunun gerçekleşmesini çünkü. Sadece bunun "nasıl" olacağını bilmiyorumdur belki de. Werther gibi, "nereye gideceğimi bilsem koşa koşa gideceğim!" Ya da içten içe biliyorumdur harikulade hayallerimin dünyaya doğduğunda harikuladeliliğini kaybedeceğini, sıradan olacağını, eksik olacağını. Halbuki ben Oblomov'um sıradan biri değilim, olağanüstü işler yapmalıyım ya da...hiç bir şey! Bana sık sık hatırlatılan "ya şimdi ya da hiçbir zaman!" sözünün karşılığı bende "ya hep ya hiç!"tir. Bir gün daha güneşin beni ardında bırakarak terk etmesini izlerim. ●CORDELIA Sadakat. Hayata karşı tüm şüpheleri bertaraf edecek, kurtarıcı sadakat. Adaşım Oblomov, Olga'yı bu sadakat zannetti. Tüm kuruntuları onu yanıltmış olsun istedi, işte o zaman kendini hayata, Olga'ya adayacaktı. Beceriksizce bunu görmezden gelmeye çalıştı ardından dürüstlüğüne ihanet edemedi, itiraf etti Olga'ya bir gün onun kendisini bırakacağını bildiğini. Olgaysa bencilce davranarak Oblomov'u korkak ilan etti. Acı çekmekten korkmakla suçladı. Halbuki kendisini Oblomov'un kurtarıcısı bir azize olarak gören Olga hiç düşünmüş müydü Oblomov'u kurtarma operasyonu başarısız olduğunda Oblomov'dan geriye bir enkazın kalacağını? Hassas bir kalbin acısının şiddetinin daha fazla olacağını olgun Olga nasıl bilemezdi? Olga yavaş yavaş kurtarıcı kimliğinden soyundu, kendini tutkunun kollarına bıraktı ve Oblomov'u unuttu. ●SOLAN LEYLAKLAR Geçmiş bir baharın solmuş bir leylağıydı Oblomov, ebediyen unutulmaya mahkum edildi. Ştolts'un mahkemesi hükmünü verdi: Olgun ve iffetli Olga'nın bir genç kız olarak tabii hakkı olan aşk tecrübesinin deneği zavallı Oblomov'du, olay bundan ibaretti. Oblomov bu hükme boyun eğdi. Kadere boyun eğdi. Dünyada bulamadığı tesellisini kaderin avuntusunda buldu. "unutun beni!" dedi "nasıl, ebediyen mi?" "evet..." ●PASİF BİR PROTESTO Oblomov'un hayatı oturduğu, yattığı yerden sürdürdüğü bir protestoydu. İstediği hayat 1 adım ötesinde dursa yerinden kalkıp 1 adım atamazdı. Yeminliydi. Neye, niçin? diyeceksiniz. Bu protestoyla hem kendini hem başkalarını cezalandırıyordu. Dünyada aradığını, ana kucağını, sıcak yuvasını bulamamıştı bunun içindi bir kısmı, diğer kısımsa kendisine olan saygısını hayalleri ve gerçekleri arasında kaybettiğindendi. ●"OBLOMOVLUK"A ÇARE İdeal insan modelleri olan Ştolts ve Olga'nın hayatı ne kadar mutlu olsa da Olga'nın zaman zaman kendisini bulan iç sıkıntısı, Oblomov'u tüm hayatı boyunca bulmuş olabilir mi? Oblomov'un her şeyi vardı. Parası, soyadı, ailesi, arkadaşı vardı. Olga'yı da bulmuştu. O halde Olga'nın bu esrarlı üzüntüsü hoş görülürken niçin Oblomov kadere terk edilip, utançla savaştırılıyor? Gonçarov'a soruyorum, Oblomovluk basit bir tembellikse bir çaresi olmalıydı, hani nerede çaresi? Ya hep ya hiç! Oblomov bu iç sıkıntısının zaman zaman geleceğini biliyordu da belki "hep"ten başka çaresi kalmamıştı. Evet, yok Oblomovluk'un çaresi...
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.