Gönderi

İbrahim Ablağ
İbrahim Ablağ O, kediyi sıvazladıkça kedi de, 'Ya Rahim, ya Rahim' diye mırıldanıyordu. Biz zaten şaşkınız, bir de kedinin 'Ya Rahim' demesiyle daha beter şaşkınlaştık. Biz şaşkın şaşkın kediye bakarken Üstad bize, "Sizin kediniz de böyle 'Ya Rahim' der mi mollar?' dedi. "Yok efendim,' dedik, 'demez.' "Der mollara, der. Ama sizin kedilerin boğazından haram lokma geçtiği için ağzı gargur eder. Ya Rahim'i tam çıkaramaz.' dedi Kinyas Kartal * "Bir askeri, kendisinin yanında vazifelendirmişlerdi.(1926 sürgün) Asker bir gün yüzbaşısına gelerek şöyle dedi: 'Ben bu zatın kapısında bekliyorum. Bundan sonra bekleyemem, çünkü kapısını ben kilitliyorum, kapı açılıyor. Namaza kalkıyor. Kendisiyle birlikte binlerce adam namaz kılıyorlar, korkarım Hoca uça!..' "Yüzbaşı askere şu cevabı verdi: 'Oğlum Hoca uçarsa sen de eteğine yapış, nereye giderse birlikte gidersin.' "Öküz Efendinin Ayağı Kanıyor" "Galiba Ramazan'dı... Kafilede hiç kimse orucunu tutamıyordu. Müftü efendiler dâhil. Tabii Hoca orucunu da tutuyordu." "Kızakları çeken öküzlerin, bir ara ayaklarının taşa takılıp kanamasıyla Bediüzzaman: 'Beyler, inelim, öküz efendinin ayağı kanıyor.' deyince, ben cevaben: 'Hocam biz para verdik bunların sahiplerine...' demiştim. O zaman Seyda: 'Oğlum, onlar bu hayvanların sahibi değil, ancak mutasarrıfıdırlar.' cevabını vermişti." * Abdullah Efendi, Bediüzzaman'a hitaben: 'Hocam bu bronz paralardan ne çıkar, altın çıkar da beraberce yiyelim.' dedi. Üstad buna şöyle cevap verdi: 'On, on iki altınım vardır. Harcıyorum, uzun seneler devam ediyor. Ne kalmış, ne kalmamış bilemiyorum. Şimdi diyeceksiniz ki, benim kerametim midir? La Vallah!.. İki fakahım (talebem) vardı, onların bereketi idi...'
Sayfa 432 - Nesil Yayınları 1.baskı
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.