Fantastik romanlarda anlatılan "Var Olmaması Gereken Şey” sanki vücut bulmuştu. Metroda beklerken tünelden gelen tren gibi bir görünüşü vardı. Tuhaf ışıklarla bezenmiş, karanlık, sonsuza kadar uzanan bir cisim. Trenin tüneli doldurduğu gibi tüm boşluğu tamı tamına kaplayan bir cisim. Fakat biz bir metro
istasyonunda değildik. Dört metrelik boşluğundan ileriye atılarak hız kazanan, kâbustan fırlama bir varlığın önünde duruyorduk.