Selam Calia Read “Kördüğüm”
Orijinal adı “Unravel” (Fairfax 1)
Çeviri: İnci Nazlı
Tür: (bilemedim)
Sayfa sayısı 334
Ortalama okur süresi: 9 saat 31 dakika
Yakın zamanda okumayı planlayanlar lütfen paylaşımımı es geçsin, zira daha kitabın ilk sayfasından başlayan methiyelerin bende karşılığı yok. Niyesini izaha girdiğimde de açık vermeden cümle köpürtmek tarzıma uymuyor. Bu denli bonkörce yapılan övgülere karşı son söyleyeceğimi peşinen iliştiriyorum. Dahiyane, şahane, şaşırtıcı son vs gibi gibi sözcükler ya da bu sözcükleri yuva etmiş cümlelerden herhangi birini kurabilmek için; değil bu türde az kitap okumak, tüm okur birikiminizin iki elin parmaklarını geçmeyen sayıda kitapla sınırlı olması gerekir, hatta hatta “konulu” filmlerden de izole bir yaşam sürülmeli ki etiketlerken ihtiyaç duyulmuş güzide tanımlamalara uygun bir bellek olabilsin. (Duru dupduru) Dipçe; hiç değilse “The Sixth Sense filmini izlemelerini salık veririm)
Anlatıcımız ve başkarakterimiz Naomi; Fairfax Ruh Sağlığı Enstitüsü’nden hikâyemizin açılışını yapar. Anlatır anlatır, doktoruna neden orada olduğunu geçmişe dönük parçalar halinde takdim eder. Naomi dışında üç karakterin daha varlığı hissedilir, en yakın arkadaşı Lana, çocukluğundan beri aşık olduğu komşularının oğlu Lachlan ve sonradan tanıştığı Max. Bir ruh sağlığı enstitüsünü merkeze alıp, başlangıç ve devam eden seanslarla fonda varlığını muhafaza edip, yetinmeyip bir seriye de isim ediliyorsa; klinik çalışmalar, tedavi yöntemleri/süreci, şöyle bi ucundan tutulacak dal arar ya insan, aradım, aradım da nafile. Hiç mi ön çalışma yapılmamış, psikoloji alanında destek alınmamış, araştırma yapılmamış diye sorar oldum, maalesef o denli yüzeysel, o denli yavan.
Savrula savrula giden anlatımlar, hadi bu kısma mazeretimiz hazır kızcağız psikolojik tedavide olur o kadar savrukluk diyorum ki paldır küldür yüzümüze cinselliği fırlatıyor. Cinsellik demem de nezaketimden, tam tabir çiftleşme seansları. Prensiplerime, yaşam biçimime, hayata bakışıma o bu şu sebepten ters gelmesinden mütevellit değil bu söylemim, zorlama bir yama olmasından duyduğum rahatsızlık. Sansürsüz yazmaya devam ediyorum he, okumayı planlayanlar bu kısımları görmüyor güveniyle. Tüm kurguyu klinik ve arkadaşının ensest kurbanı olması üzerine temelleyip, ki evet Lana karakterini sinik pesimist olarak bize tanıtıyor ama ters köşe son diyenlere şaşırdığım bi durumda budur o kadar çok açık var öylesine bariz ki (ör; daha ilk gittikleri balo, Lachlan utangaç arkadaşıyla ne zaman tanışacağını sorduğu ağaç ev vs vs) e ayrıca arkadaş acısını içselleştirme derecesi bile yeterliydi diyorum. Ne diyor güftede “en kolay katlanılan başkasının acısı”
Büyük punto, haldır huldur bi anlatım, laf ola beri gele cinsinden çiftleşme sahneleri, bir de istismar kurbanını kattın mı tamamdır demiş, dediğiyle kalmış. Tavsiye listeme almadım, elimden geldiğince de metni kısalttım efenim. Sevgim üzerinize olsun