Sıkılarak okuyacağıma, hatta yarım bırakma korkum olarak başladım 1984' e. Aksine içeriği, üslubu, konu akışı merakla okumamı sağladı. Sürekli "telekran" denilen bir aletin insanların jest ve mimiklerinden tutun her cümlelerine (uykuları dahil) izlenen bir toplum söz konusudur. İnsanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, inanılmaz bir hayal gücüyle ve en ince ayrıntısına kadar romana aktarılmıştır.
"Yenikonuş" o toplumun resmi dilidir, her alanda kısaltmalar kullanılır ve böylece kavramların içi boşaltılmaya çalışılır. Örneğin savaşla meşgul olan BARIŞ BAKANLIĞI' nın adı BARBAK olarak kısaltılmış, böylece kavramlar arasında doğan çelişkinin önüne geçilmeye çalışılmıştır.
DOĞRULUK BAKANLIĞI yani DOĞBAK beni en çok hayrete düşüren kurum oldu. Geçmişle çelişen her şey değiştiriliyor, tarih sürekli yeniden yazılıyor. İsmi doğruluktur. Ama işi yalandır. Bütün gazeteyle, tarihle burada oynanılır.
Üzerinde durduğu kavramlar: çiftdüşün, düşünce polisi, iki dakikalık nefret, Büyük Birader, Biraderlik, düşünsuç, proller, 101 no'lu oda...
Ben beğenerek okudum, naçizane tüm okurlara tavsiyemdir :)