Nezihe Araz ile ilk tanışmam Dertli Dolap kitabı ile oldu. Şans eseri bu eseri babamın kitaplığında buldum ve okumaya başladım. Öyle ihtiyacım varmış ki bu kitaba her sayfasını çevirdiğimde neden bu kadar geç karşılaştım diye kendime kızdım. Yunus Emre'nin hayat hikayesini anlatan bu kitap Yunus Emre'yi üç dönemde inceler. Cünun, Fünun ve Sükun. Anadolu'da dokuz ayrı şehirde, dokuz ayrı türbesinin olmasının ve bu sayının yakın zamanda yirmi ikiye çıkmasının, herkesin ona 'benim' deyip bağrına basmasının sebebini bu kitapla daha çok iyi anladım. Kalbi, canı bir kanı var bu kitabın. Kitabı okuduktan sonra dalda öten kuşa, yiyecek taşıyan o minicik karıncılara, çiçeğe, böceğe, gökyüzünde ki buluta, yağan yağmura, taşa toprağa her şeye sevgi ile ve şefkatle bakmayı öğrendim. Biz bu dünyada misafiriz, kulluk görevlerimizi, dinin gerekçelerini yerine getirmek için bu dünyaya geldik evet, Yunus bunlardan da bahsetmiş ama Yunus'un dile getirdiği başka bir şey de insanı insan yapan değerlerdir. "Yunus Emre, insanoğluna; kurtuluşa, huzura, sevgiye ve birliğe, götüren gücü; koşullar ne olursa olsun, kendi içinde, kendi birikiminde araması gerektiğini şiirsel bir ustalıkla anlatmaya çalışan kişidir. Bu noktayı yakalayan, insanüstü kutsal barışı nefsinde birleyen ve uyarlayan bir sevgi ve barış müjdecisidir." Yunus'un önerdiği bu çağdaş insan onun deyimiyle söylersek: "Yetmiş iki millete bir gözle bakan", "Yetmiş iki millete kurban olan", "Yetmiş iki milleti hak gibi gören" er sahibi bir kişidir artık... Kitapta beni en etkileyen kısım ise son sayfadaki Molla Kasım kısmıdır. Onun ölümsüz hayatını kelimelere döken Nezihe Araz Hanımefendi'ye çok çok hürmetler...

Dertli DolapNezihe Araz · Atlas Yayınları · 196971 okunma

·

48 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.