Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

179 syf.
7/10 puan verdi
İlişkisel Estetik
İlişkisel estetik'de bir küratör ve sanat eleştirmeni olan Nicholas Bourriaud'u okuyoruz. Kendisi, çağdaş sanata dair gözlemleri sonucunda sanat dünyasına "ilişkisel estetik" düşüncesini eklemiş. İlişkilsel Estetik; ya yazarın dilinden, ya da Saadet Özen'in çevirisinden ötürü, oldukça yavaş ilerleyen ve okumak için sahiden dikkatinizi ona vermenizi talep eden bir kitap.
Sanatın Öyküsü
Sanatın Öyküsü
gibi sakin bir şeyler beklememenizi öneririm. En azından bu kitaba başlamadan önce 19. ve 20. yüzyıl sanatıyla ilgili az buçuk bilgi sahibi olmanız yerinde olacaktır. Ki bu yazım için de genel itibariyle; işlerinizin arasında sadece birkaç dakikanızı ayırarak içinden çıkmanızın oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Ve bu gibi kitaplar da, dürüst olmak gerekirse tüm felsefe okumalarıma rağmen ilk birkaç sayfasında beni korkutabiliyor. Kitaba dair bir ön çalışma yapma ihtiyacı duyuyorum. Eğer siz de böyle hissediyorsanız; içiniz rahat olsun. Bu oldukça doğal. Aristotales ile felsefeye girmeden önce bile bizler, daha verimli okuyabilmek için ön çalışmalar yapıyoruz. Bu durum kimseyi yetersiz hissettirmemeli ya da gözünü korkutmamalı. Bu sebeple olacak ki; kitabın sıradaki okuyucularına da bu ön çalışmayı yapmalarını sağlayacak bir içerik hazırlamak istedim. İlk olarak; kitabın arkasındaki sözlük kısmından, yazarın "sanat" ve "ilişkisel (estetik) kelimelerine yüklediği anlamı okumak yararlı olacaktır. İki tanımlama da, bu kavramların yaratıyor olduğu ilişkiler üzerinden kurulmuş. Sanatçı, en geniş hali ile, işlerini yaparken "seyirciler arasında yaratacağı ilişkileri" ve işinin toplumsal alandaki yerini gözeterek üretimde bulunuyor. Bourriaud ise bunu bir adım öteye taşıyarak, yaratılan bu iletişimsel ağı "ilişkisel estetik" kavramına dönüştürüyor. Sanatçının işinin; "hayatının içeriğini kalıcı bir evrene dönüştürmek" olarak tanımlayan Bourriaud'a göre; sanatsal deneyim giderek "kentlileşiyor" ve artık "Çağdaş sanatı" diğer sanat çağları gibi, üzerine yeni bir akımın geleceği ve geçmişte kalacağı bir alan olarak görmek imkansız. "Sanat, günlük hayatı düzenleyen ritme ters olan zamanlar, özgür alanlar yaratır." Bourriaud'un sanata bakış açısını çok basitçe şu şekilde anlatabiliriz aslında; "Sanat, bir karşılaşma halidir." Materyalist felsefe geleneğine göre; atomlar boşlukta parelel olarak hareket ederler ve buradaki bir sapma çarpışmaya sebep olur. "Karşılaşmalar çarpışmayı ve çarpışmalarsa yeni bir dünyanın oluşunu tetikler." Ve kalıcı karşılaşmalardan "form" lar meydana gelir ... Dolayısıyla her yapıt, yaşayabilir, sürebilir bir dünya örneğidir." Ancak yazara göre; çağdaş sanattan bahsedilirken formlardan çok "oluşum"lardan bahsetmek yerinde olacaktır. Çünkü sanatın bir karşılaşma hali olduğu bu dünyada, "ilişkisel estetik" bir sanat kuramı değil, aksine bir form kuramı olarak karşımıza çıkıyor. Ona göre çağdaş sanat; zamanla, seyirci ve eser arasındaki karşılaşmayı konu almaya başladı ve bir diyalog kurucu haline geldi. En basit tanımı ile; sergi sırasında bir esere bakıyorsunuz ve bundan yeni bir diyalog doğuyor. Sanat, kendinden bahsettirerek bir iletişim yaratıyor ve kendine özgü bir toplumsallık doğuruyor. Bence kitapta önemli olan bir başka kesit şu ki; bazılarına göre sanat yapının bir formu olduğu ve bu formun başkasının öznelliği ile belirlenemeyeceğinden bahsediyor. Ancak Bourriaud'a göre; sanat formun üzerinden bir diyalog başlatıyor ve zaten bu şekilde form, tartışmada belli oluyor. ve aslında tüm bu görüşlerini ilk bölümün sonunda çok net bir cümle ile özetliyor: "Bir form yaratmak demek, olası karşılaşmalar keşfetmektir." 90'lı yıllarda sanat meselesine geldiğinde ise "ilişkisel nesne" nin ne olduğunu açıklıyor ki bu açıklamanın, ilişkisel estetiği anlamamızda oldukça yardımcı olacağını düşünüyorum. Bourriaud'a göre; sayısız taraftan gelen tartışmanın ortak noktası ilişkisel nesne. ki bu durumda ilişkisel nesne, sanat yapıtı oluyor. Kısacası; bir sanat alanına ayak bastığınızda, "ready-made" objelerin veya sadece etik/toplumsal açıdan bir sorgulamaya başlamanıza sebebiyet veren şeye gerçekten "sanat" denebilir mi? diye soruyor olabilirsiniz. Bunun sanat olması, sahiden hangi özelliğinde yatar? İlişkisel estetiğin cevabını verdiği soru tam olarak bu. Çok sevdiğim birinin söylediği gibi; Belki de sanat; bir galeride, yanımızdaki kimseye dönüp "Bu gerçekten sanat mı?" sorusunu sorduğumuz an başlıyordur.
İlişkisel Estetik
İlişkisel EstetikNicolas Bourriaud · Bağlam Yayınları · 20059 okunma
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.