Sarı Duvar Kağıdı // Charlotte Perkins Gilman
Kitap oldukça ince ve konusu da çok basit. Yazar bir kadının, doğumdan sonra kasaba gibi bir yere yerleşip kafasını dinlerken delirmesinden ibaret. Ama aynı zamanda Gilman'ın da doğumdan sonra yazmasının yasaklanıp bir kasabaya yerleşmesi kafada soru işareti bırakıyor. Feminizmin öncülerinden olan Gilman, kitabında yer yer bunu hissettiriyor. Ama bu nükteler öykünün havasını hiç bozmuyor. Ben öyküyü fazla gerçekçi buldum esasında. Kitabın başından sonuna kadar bahsettiği sarı duvar kağıdı aslında zihninin dışarı yansımış hali. Hep sarı duvar kağıdını sökmekten, onun kendini ne kadar kötü hissettirdiğinden ve kimsenin onu anlamadığından bahsediyor. Bu noktada da bir nevi sarı duvar kağıdı öz benliğinin bir yansımasından başka bir şey değil. Bu kitap sarı duvar kağıdından deliliğe açılan bir kapı mı yoksa kendini bulma arayışı mı? Bana kalırsa ikincisi.