Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

594 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
"Her hayat benzersizdir." demişti Orhan Pamuk bir kitabında. Onun kitaplarını okudukça bunu daha iyi anlıyorum. Aklıma Sabahattin Ali'den bir alıntı getiriyor ayrıca. "Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir.” İşte O.P kitapları bize bu ruhları daha iyi tanımamızı, anlamamızı sağlıyor. Okuduğum sekizinci O.P kitabı olduğu için şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki çoğu kitabı sıradan, günlük hayatlar, aileler arasında geçiyor ama tüm bu hayatlara farklı bir renk,bir tat, bir anlam kazandırıyor. “Kafamda bir tuhaflık var” adlı kitabında mesela,sıradan bir bozacının hikayesini anlatıyor. Ne kadar ilginç olabilir ki bir bozacının hikayesi? Bozacı Mevlüt’ün hikayesini okuduktan sonra çok daha farklı düşünebiliyorsunuz kitabın sonunda. Orhan Pamuk’un her kitabını bitirdiğimde içimde bir burukluk oluşur, onlardan ayrıldığım ve hikaye bittiği için. Bu yüzden de dönüp tekrar okuma isteği uyandırır içimde ve neredeyse tüm kitaplarını dönüp yeniden okumayı düşünüyorum. Ayrıca kesinlikle bazı kitapları sinemaya uyarlanmalı, Nuri Bilge Ceylan filmleri tadında filmler olacığını düşünüyorum bu kitapların. Ve gelelim kitaba. Cevdet Bey ve oğullarının yaklaşık yetmiş yıla yayılan hayatlarını anlatır. Osmanlının son zamanlarından 1970’lere kadar olan uzun bir süreç. Cevdet bey kendi halinde bir tüccardır. Tek amacı evlenmek, bir aile kurmak, çocuk yapmak, oğullarıyla birlikte dükkanını büyütmek. Ona göre mutluluk budur. "Hayat nedir, nasıl yaşanmalıdır? " gibi abes soruları düşünmek çok saçmadır. Bunları pek düşünmez ve yetinmeyi bilir; evlenir, iki oğlu bir kızı olur ve mutlu olduğunu düşünür. Daha ne isteyebilir ki hayattan! Bu kadarı ona kafidir. Ama oğlu Refik onun gibi yetinmeyi bilmez. Zengin olmasına,güzel bir karısı ve çocuğu olmasına rağmen bir gün hayattan daha fazlasını ister ve ne istediğini bilemeyince hayatı 'rayından çıkar, dengesi değişir.' Napacağını bilemez, hep kendine aynı soruları sorar; "Hayatta ne yapmalı, nasıl yaşamalı? " Bu sorularla uzun bir süre boğuşur, bir cevap bulmaya çalışır. Ve onun gibi hayatı raydan çıkmaya hazır, dengesiz iki arkadaşı daha vardır; Ömer ve Muhittin. (Eğer denge denen şey hayatın akışına kendini bırakmaksa...Eğer kolay mutlu olmaksa denge, biraz dengesizleştim galiba.) Evet kitabın ikinci bölümü çoğunlukla bu üç 'dengesiz' arkadaşın buhranları, iç dünyalarıyla geçer. Kitapta en çok merakta kaldığım ve sonuna kadar devam etmesini istediğim, en sonunda ne olduğunu kendi ağızlarından duymak istediğim bölüm bu bölüm oldu. Ama maalesef ki ne olduğunu Refik’in oğlu Ahmet’ten duyuyoruz üçüncü bölümde. Ahmet çok başarılı bir ressamdır. Ama babasının genlerini almış olacak ki bir gün onun da içine yaptığı işin çok gerekli olup olmadığıyla ilgili bir şüphe düşer ve buna kendini inandırmak için arayışlara girer. Bu kadar memeleket sorunları arasında kendisinin burda oturup dedesinin fotoğrafını yapmasının ne gibi bir faydası olabilir, buna değer mi diye düşünür. En sonunda da neye karar verdiğini Orhan Pamuk’ un kitabın sonunda yazdığı notla öğrenmiş oluyoruz:) Kitabı okuyacaklara keyifli okumalar , ben çok keyif aldım.
Cevdet Bey ve Oğulları
Cevdet Bey ve OğullarıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20235,9bin okunma
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.