Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

687 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Suç ve Ceza
Şu Raskolnikov da harbi acayip bir adam. Romanın hedef kitlesi bütün insanlıktır. Zaten Dostoyevski de bu eserinde bize bir psikolojik öğreti sunmuştur kendince. İnsanı düşünmeye adeta sürükleyen bu romanda okura yöneltilen soruların haddi hesabı yoktur ve bize suç ve ceza kavramlarını bütünüyle sorgulatır. Kitabın zamanını aşması, bugün bile okunmasının temel nedeni, içinde yer alan tahlil ve psikanalizlerin bütün insanlığı yansıtmasıdır. Psikoloji Suç ve Ceza başlamıştır bir kere. Suç kavramı en basit tanımıyla bir kişinin yasalara karşı gelmesidir, insanların huzurunu bozacak eylem veya davranışlar sergilemesidir. Ceza ise işlenen suçlara karşı verilen çeşitli bedeller ödeten bir yaptırımdır. Romanın merkezindeki Raskolnikov karakteri herkesin samimiyetini kazanmıştır şüphesiz. (Raskolniklik: ayrılıkçı olma durumu – Dostoyevski 17. Yüzyılda gerçekleşen “Raskol” adındaki kilisenin bölünmesi olayından yola çıkarak bu adı koyar, Raskolniklik dini reformları kabullenmeyenlere verilen bir addır.) Dostoyevski’nin insanlarıyla, yarattığı karakterlerle ilgili şöyle bir gerçek var ki (Zweig, 3 Büyük Usta) onun insanlarında bir denge söz konusu değildir, rasyonel bir denge en azından. O karakterleri mekanik birer olgu olarak değil de gerçekten insan olarak yaratmaya özen gösterir. İyilik de kötülük de bulunur Dostoyevski’nin insanlarında. Zaten insan ancak iyi ve kötü taraflarıyla bütündür. Hepimizin içinde biraz olsun Raskolnikov karakterinden esintiler bulmak mümkündür. Romanda Raskolnikov iki tür insandan bahseder: olağanüstü insan ve sıradan insan. Sıradan insan nedir? Rodya önce Isaac Newton örneğini kullanır ve şu şekilde der: “Eğer Newton’ın Yerçekimi Yasası’nı bulması için birilerini öldürmesi gerekseydi o bunu gözünü kırpmadan yapardı, çünkü o olağanüstü. Fakat ben bir kocakarıyı öldürünce neden hapse tıkılıyorum?” İşte burada Raskolnikov’un dikkat çekmek istediği temel şey suçun amacı, suçun hitap ettiği kitle ve etkilediği insanlardır. Aynı şekilde Napolyon’un, yalnız Rusya’da yarım milyon insanın ölümüne sebep olmasına rağmen anıtları dikiliyorsa ve bir suçlu olarak görülmüyorsa bunun sebebi onun olağanüstü olmasıdır. Sıradan insanların böyle amaçları yoktur. Onlar birini hukukun varlığında öldürmezler. Raskolnikov’un kendine kanıtlamaya çalıştığı esas şey kendisinin de bir olağanüstü insan olduğuydu, bu kocakarıyı o yüzden öldürmüştü. Fakat daha sonra vicdan duygusu ağır bastıkça anladı ki, o da herkes gibi sıradandı. Dünyayı değiştirmek için yaratılmamıştı o. Yalnız bu Raskolnikov’un da çok acayip bir adam olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Nihilist desen değil, ateist olduğunu söylüyor aynı zamanda, tanımadığı insanlara bir anda yardım edebiliyor, bir kadını vahşice öldürebiliyor, kolayca bu işten sıyrılma şansı varken yapmıyor, itiraf ediyor... İşte bu gerçek bir insan olma mücadelesiydi bence. Kocakarıyı ve Lizaveta’yı öldürdükten sonra çektiği vicdan azabı, üstüne bir de hasta olması onun gerçekten duygularıyla hareket etmeye başladığını gösteriyordu. Suçtan önce ve sonra olarak ikiye ayıralım onu bence. Sibirya’ya sürüldükten sonra, itiraftan sonra, belirsizlik ve gerilim bittikten sonra kendini gerçekten huzurlu hissetmesi de bir sıradanlıktır belki...
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,4bin okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.